BİR SANAT EĞİTİMCİSİ: YILDIZ ALPAR EMİROGLU
TAM ELLİ YILDIR BALE ÖĞRETİYOR. BİRKAÇ NESİL GEÇTİ ELİNDEN. ASLINDA ELLİ YILDIR İNSAN YETİŞTİRİYOR. BALEYE DEVAM EDENLER EDİYOR. ETMEYENLERSE, DÜNYAYA FARKLI BAKAN İNSANLAR OLARAK SÜRDÜRÜYORLAR YAŞAMLARINI, BALE ÖĞRETMENLERİNİN DUAYENİ YILDIZ ALPAR, 50. YILINI AKM’DE BİR RESİTALLE KUTLAYACAK. YAZI VE FOTOĞRAFLAR; ARZU KARAMANI
Bir kız çocuğu annesi, kızının bale dersi almasını neden ister? Bale, dünyanın en estetik sanatlarından biri olduğu için mi, kızını günün birinde tütüler içinde ve pu-ant üzerinde dansederken seyredebilmek için mi, yoksa sene sonu resitalinde “gördünüz mü, şu ön sırada, sağ taraftan dördüncüsü benimki” diyerek kıvanç duymak için mi? Belki de gerçekleştiremediği hayalleri için yeni bir fırsat doğduğunu düşünür, ya da okulunun yanı sıra farklı bir dünyayla tanışmasının kızı için yararlı olacağına inanır; bu sayede kendisi de bu dünyanın tadını kıyısından köşesinden de olsa alabilecektir. Aslında bunların hepsi birden bir annenin aklından geçebilir; hatta başka nedenler de eklenebilir. Anne, ne kadarını kızıyla paylaşır, kızınsa neden bale dersine başladığı konusunda bir fikri var mıdır, bunlar merak konusudur. Ama madem ki durum budur, burada annenin en hassas olması gereken nokta, kızını kimin eline teslim edeceğidir. Çünkü, aslında son derece önemli bir karar aşamasındadır. Minik kızı, hem fiziksel, hem düşünsel, hem de kültürel açıdan, okulundakinden farklı bir eğitimin eşiğindedir. Bu eşik öyle bir eşiktir ki, küçük kız onu geçtiği andan itibaren, sanatın başka dallarını biraraya getiren bir dalıyla haşır neşir olmaya başlayacak, vücudu, büyümenin hızla yolaldığı bir dönemde değişik bir biçimde “eğilip bükülecektir”. Yapılacak en küçük hatanın, onu sonsuza dek olumsuz etkileyebilecek bir defor-masyona sebebiyet verebilme ihtimali olduğunu, acaba kaç anne hesaba katar? “Pembe hayallerle” küçücük yaşta başlayan bale dersleri, eğer çocuk doğru ellerdeyse, bir ömür boyu işine yarayacak kazanımlar getirir. Çocuksa bunların değerini, ancak yetişkin bir insan olduğunda anlayacaktır. Nedir bu kazanımlar; başka insanlarla birlikte birşeyler yapmayı öğrenmek, vücudunu tanımak ve yeteneklerinin farkına varmak, özgüvenini geliştirmek, iyi müzik dinlemeyi öğrenmek, iyi bir dinleyici ve seyirci olarak yetişmek, zamanın farkına varmak, disipline olabilmek… Bale dersi alan bir sürü çocuk içinden sadece birkaçı, ömrü boyunca puant ve tütü giymeyi sürdürür, geri kalanlarıysa düşüncelerini ve zevklerini yönlendirmesini bilen, kültürsüz ve sanatsız bir yaşamın olamayacağının farkına varan bireyler olarak yetişir. Disipline olmayı bilen, işinin hakkını “ruhen ve bedenen” verebilmek için uğraşan insanlar olurlar,
Bu uzun giriş, bu alanda yıllardır aynı anlayışla nefes ve beden tüketmiş, kendi iç disiplini sayesinde yüzlerce “düzgün insan” yetiştirmiş bir duayenin, bale hocalığında 50 yılı geride bırakmış olan Yıldız Alpar Emiroğlu’nun şerefine yapıldı. “Bana hep çok disiplinli bir hoca olduğum söylenir. Ben de bunun dile gelmesini hep garipsemişimdir. Bale eğitimi başka türlü olabilir mi?” İşine bir ömür boyu böyle yaklaşmış olan Yıldız Alpar Emiroğlu’nun zaman zaman gürleyen sesine, hep çatıkmış gibi duran çekik gözlerine rağmen, acaba neden bütün öğrencileri ona âşıktır? Sonsuz bir hayranlık duyulan bu hocayı vazgeçilmez kılan şeyin, ders stüdyosunu dolduran etkisi olduğunu sanıyorum; yaratıcılıkla beslenen karizmatik kişiliğinin, mükemmel öğretmenliğinin etkisi… Derste “Bu bacaklar kimin?” diye gürlediğinde, öğrencilerin büyük bir mutlulukla “sizin öğretmenim…” diye cevap verebilmenin başka bir açıklaması olabilir mi? Kendileri küçükken bu eğitimi alıp, sonra kendi çocuklarını da, başkasına değil, ona teslim ediyor olmanın başka bir izahı var mı?
Yıldız Alpar Emiroğlu, 50. hocalık yılını, 13 Hazi-ran’da İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde sunulacak bir okul resitaliyle kutlayacak. Resitali, şu anda okulun öğretmenleri olan, Yıldız Alpar’ın yetiştirdiği iki kişi, Oya Barbara Karanis ve Aylin Kalem işcen hazırladı. İstanbul Devlet Balesi başdansçısı Oktay Keresteci de bu resitali hazırlayanlardan biri. Sunulacak eserlerden biri, dansçı ve koreograf Mehmet Balkan’ın, Yıldız Alpar Bale Okulu’na armağan ettiği bir dans. Seda Al-tuğ ve Candaş Baş da birer koreografiyle katılacaklar bu geceye. Bir de Rutkay Aziz var gecede; Yunus Em-re’den okuyacağı şiirler, öğrencilerin danslarıyla bütünleşecek. Bu yıl yitirdiğimiz Devlet Balesi’nin başko-
SOL SAYFADA, bugüne kadar elinden yüzlerce küçük dansçı adayı geçmiş olan Yıldız Alpar Emiroğlu’nun kendisi de bir zamanlar dans ediyordu. Ama hocalık misyonunu sahneye tercih etti. SAĞ SAYFADA, Yıldız Alpar Bale Okulu’nun 20. yıl resitalinden reografı Oytun Turfanda’nın anısına yapılacak olan gecenin geliri de Umut Çocukları Vakfı’na bağışlanacak.
Bu resitalde yeniler, sahne tozunu solumanın keyfini hissederek dansedecekler. Seyirci koltuklarında oturacak olan eskilerse, “Yıldız Alpar’ın elinden geçmiş olmanın” kıvancını bir kere daha hissedecekler. O gün orada rastladıkları herkese, “biliyor musunuz, ben eski öğrencilerdenim” demenin bir yolunu arayacaklar. Bir söyleşisinde yazdığı gibi “Her yıl sınıfa ilk girdiğimde, heyecandan sapır sapır titrerim. Eskiden, taşan süt tenceresi gibiydim. Şimdi taşmadan kaynamasını öğrendim.” diyen hocalarının, o çok iyi tanıdıkları “kaynama ve taşma noktasını” hatırlayıp, bu sayede nasıl bir hayat enerjisi edindiklerini düşünecekler. Bununla da kalmayacaklar, sanata bakmayı, müziği kendileri için vazgeçilmez kılmayı, bale ve dansla ilgilenmenin, hayatlarına nasıl bir pozitif enerji kattığını bir kez daha anlayacaklar. Kimbilir, belki de ilk kez annelerine teşekkür etme ihtiyacı hissedecekler, onları Yıldız Alpar’la tanıştırdıkları için…
Yıldız Alpar Bale Okulu
Yıldız Alpar Bale Okulu
Yıldız Alpar Bale Okulu