EL HALILARI
Halıcılığa nasıl başladınız?
Darüşşafaka Lisesi’nde okuyordum. Orta üçüncü sınıftayken yaz tatili için iş aradım ve Kapalı-çarşı’da bir halıcının yanında satıcı olarak çalışmaya başladım. İki ay boyunca satış yapamadım. Dükkân sahibine satış yapamadığımı ve işten ayrılmak istediğimi söyledim. O da “İngilizce biliyorsun, benim çocuklarıma İngilizce öğretirsin” dedi. İki-üç hafta halıcının çocuklarına İngilizce öğrettim, iki sene boyunca yazları burada çalışmaya devam ettim. Halıyı ilk görüşüm böyle oldu. 1968 yılında liseyi bitirdim ve Ak-bank’ta çalışmaya başladım. 1978 yılında da kambiyo müdürü oldum. Bizim zamanımızda bankadan çok para kazanılmıyordu. Evimi ge-çindiremiyordum. Bankada çalışırken arada sırada Kapalıçarşı’ya uğruyordum. 1981 yılında zor bir karar verdim ve bankacılığı bıraktım, bu mesleğe başladım. O dönemde benim için somut, üretken iş, halıydı, bu yüzden memuriyeti bıraktım ve Bereket Halı’yı kurdum.
Ailenizin tepkisi oldu mu?
Eşimin olumsuz bir tepkisi olmadı. Başlangıçta kızım müdürlüğü bırakıp bu işe başlamama biraz tepki verdi. Annem ve ablalarım makam odasını bırakmama çok üzülmüşlerdi. Eşim dışındakiler üzüntülerini belli etmişlerdi. İşe seyyar olarak başladım. Dükkânsız, tezgâhsız, seyyar olarak halı satıyordum. Birkaç ay böyle sürdü Asıl amacım doğrudan ihracat yapmaktı. 1983-1990 yılları halı ve kilim ihracatında Türkiye’nin altın yıllarıydı. 1984 yılında on beş metrekarelik bir dükkân kiraladım. Seyyarlıktan ihracata geçiş başladı.
İhracata ne zaman başladınız?
1984 yılında dükkânı kiraladıktan birkaç ay sonra ihracat yapmaya başladım. Amerika’dan, Avrupa’dan benim yaşımda ya da benden birkaç yaş büyük insanlar buralara geliyorlardı. Bunlar iyi eğitimli, Doğu’ya para dışında birşeyler aramaya gelen kişilerdi. Yıllar da para da onların bir takım sıkıntılarına çözüm getirmemiş. Ben de onlara Anadolu’da çıkan bazı tekstilleri gös-
“ÖĞRETMENİ TABİAT OLAN VE KÜLTÜRÜ DEĞİŞMEYEN ANADOLU KADINININ MEYDANA GETİRDİĞİ ESERİ BATI’YA GÖNDERİYORUM.” DİYEN CELALEDDİN VARDARSUYU,
TESADÜF OLARAK BAŞLADIĞI HALICILIK SERÜVENİNİ ANLATTI.
1. “Halil İbrahim” adı verilen “BU ESERLERİN HEPSİ BİRER MEKTUPTUR. O KADINLARIN YAZDIĞI MEKTUPLARDIR. BEN BU MEKTUPLARI BATI’YA TAŞIYORUM.”
2. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde dokunan son işlemleri İstanbul’daki depoda yapılıyor.
3. “Halil İbrahim” olarak kilimden yapılmış patchvvork örnekleri.
1983 yılında bu insanlarla beraber bir-şeyler yapabileceğimi düşündüm. Birisi Amerika’da, ikisi Avrupa’da üç Batılı’ya dükkân açtırdım ve onlara mal göndererek ihracata başladım. Ondan sonra bu çalıştığım tarz dışarıda tutuldu. 18 seneden beri ürün çeşitleri modaya uygun olarak değişmekle birlikte tarz aynı kalmak kaydıyla, bu işe devam ediyorum.
Yurt dışında halılarınızı kimler satın alıyor?
Bereket Halı’nın yurt dışındaki müşterileri halıcı dükkânlarıdır. Ama Amerika’da makine halısı satan firmalar değil. Rengi, markayı değil, ürünü meydana getiren üreticiyi, üreticinin içinde sakladığı sırrı keşfetmeyi amaçlayan insanlar vardır. Bu insanların gittiği yerler benim müşterilerim. Bunlar tam halı dükkânı değil de, yarı sanat, yarı halı dükkânları.
Ağırlıklı olarak hangi ülkelere halı ihraç ediyorsunuz?
Amerika’dan sonra en fazla halı sattığım ülke Japonya. Bu sıraya yeni yeni Macaristan da girdi. 30’a yakın ülkeye mal satıyoruz. Aslında benim konumumda çok büyük satışların olması
mümkün değildir. Çünkü her ürün tek tek ve düşünülerek yapılır.
Yurt dışında çeşitli basın yayın organlarında röportajlarınız yayınlandı. Gelen tepkiler nasıldı?
Yurt dışından gelen tepkiler olumlu. Satışlarımız iyi gidiyor. Kalabalık kadroyla bu işe devam ediyoruz. 18 seneden beri Türk insanını dışarıya tanıtmak için çalışmalarımız oluyor. Benim yaptığım, Anadolu kadınının, öğretmeni tabiat olan, kültürü değişmeyen kadının meydana getirdiği eseri Batı’ya göndermek. Zaten Batılı bu eseri değil, eseri meydana getiren insanı alıyor sanki. Bu eserlerin hepsi birer mektuptur. O kadınların yazdığı mektuplardır. Ben bu mektupları Batı’ya taşıyorum. Batı’da kilimlerle ilgili konferanslar verildi. Kilimlerle ve Anadolu uygarlıklarıyla ilgili kitaplar yazıldı. Bu arada Konya yöresinde bulunan tülüleri ve filiklileri, Karapınar yöresinden beyaz çubuklu kilimleri toplayıp dünya pazarlarına ilk biz tanıttık. Hem ülkenin tanıtımına katkıda bulunduğum için hem de ihracat yapıp döviz getirebildiğim için mutluyum.
El işçiliğiyle Antalya’da halı yıkama fabrikanız da var… dokunan halı Ana depomuz Antalya’da. Burada yıkama, bo- ve kilimler yama ve malzemelerin tasnifi gibi işler yapılır, yastık ve Bitmiş malzemeler de İstanbul’a gelir, burada sandalyeler teşhir olur, son işlemler yapılır. Tasarım çalış- için de maları da burada olur. İmalatı, Uşak’ta, Toros- kullanılıyor. lar’da, Balıkesir’de olmak üzere Türkiye’nin üç yöresinde yapıyoruz. Halının yıkanması ise son aşamadır. Halı dokunduktan sonra muhakkak yıkanır. Üzerindeki ölü havın bir kısmı gider. Önce konunun uzmanı Alman yıkama ustasıyla işe başladık. Daha sonra halının nasıl yıkanacağını öğrenip kendimiz yıkamaya başladık. Biz buraya fabrika değil de yıkamahane diyoruz. Desenleri kim tasarlıyor, renklere nasıl karar veriliyor?
“BEN HALI VE KİLİMİ İNSANIN TEMEL İHTİYACI OLARAK GÖRÜYORUM. HATTA EL İSLEMESİ HALI VE KİLİMLER BAZEN BAŞLI BAŞINA BİR TUTKU HALİNE DÖNÜŞEBİLİYOR. BU NEDENLE HALININ MODASININ GEÇEBİLECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM.”
Desenlerin ve renklerin kararını ben veriyorum. Ben etrafta gördüklerimi kopya ediyorum. Gördüğüm her şeyden etkileniyorum. Üretim çizgimiz tamamen modern anlayıştadır. Firma 1999 yılında dünya tasarım ödülünü aldı. 18 seneden beri meydana getirdiğimiz ürünlerde bitkisel boyalar kullanıyoruz. Bu da renklerin canlılıklarını uzun yıllar korumasını sağlıyor.
Sizden özel desen ve renk talepleri oluyor mu?
Yurt dışından sadece ölçü üzerine talep olur, renkler veya motifler üzerine talep olmaz. Onlar hazır ürünleri isterler.
Halı ya da kilime olan ilginin geçeceğini hiç düşündüğünüz olur mu?
Ben halı ve kilimi insanın temel ihtiyacı olarak görüyorum. Hatta el işlemesi halı ve kilimler bazen başlı başına bir tutku haline dönüşebiliyor. Bu nedenle halının modasının geçebileceğini düşünmüyorum. Bütün mesele modayı yakalamanızda. Ben beş sene önce ürettiğim şeyi üretmiyorum. Değişmeyen şey kalitedir, özgünlüktür. Her halının bir hikâyesi olduğu söylenir…
Dünya üzerindeki halıların çoğu ticari olarak dokunmuş halılardır. Türkiye’deki halıların da pek çoğu ticari olarak dokunmuştur. Bizim üretim biçimimiz ticari olmaktan çok uzaktır. Ticari olmayan halılar yani dokuyucunun kendi kafasına, duygularına göre dokuduğu halılarda da dokuyucunun hissettikleri vardır.
“Patchwork”ler de yapıyorsunuz. Bununla ilgili yurt dışında ve yurt içinde sergileriniz de oldu.
Ben patchvvork örnekleriyle 14-15 sene önce Anadolu’da karşılaştım. Son yıllarda yüzlerce insan uzun yıllar bu tekstili toplamak için çalışmıştır. Anadolu’nun çeşitli yerlerinden toplanan, “namal” adı verilen, Asuri tezgâhlarında dokunmuş ve toprak boya ile boyanmış yaygı bezleri önce temizleniyor, ara dikişleri açılıyor ve renkli paneller haline getiriliyor. Sonra küçük kare parçalara ayrılıyor ve patchvvork tekniğiyle baştan üretiliyor. Böylece yerde veya duvarda kullanabilecek bu ürün meydana getiriliyor. Bu renkli panelleri kurtarmaya çalışırken yarısı büyük lekelerden, güve tahribatından veya çok büyük kesik ve sakatlardan dolayı özelliklerini yitirmiş olanlardan en zayıfları sökülüyor. Bu söküntü iplerle eski Anadolu desenlerinden halılar dokumayı planlıyoruz. Kesim ve ziyan etmeme işi İstanbul’da yapılıyor. Biz 70-80 yıl önce yapılanı bugünün teknolojisini kullanarak yapıyoruz. Bu ürünü dünyanın değişik yerlerine ihraç ediyoruz. İsviçre, Fransa, Japonya ve Amerika gibi yurt dışında yedi ülkede sergilerimiz oldu. Türkiye’de Artisan Sanat Galerisi’nde de bir sergi düzenlemiştik.
HALI ALIRKEN NELERE DİKKAT ETMELİYİZ – guvenhali – Blogcu.com
El Dokuma Halı Yıkama – Gaziantep Halı Yıkama
EGE HALI HAKKINDA
Kayseri Halısı El Halısı Alanlar İkinci El Halı Alan Yer – 2 …
Kazak El Halısı Tokgün Halıcılık – İpek, Hereke, Uşak, Sivas …
Uşak Çevre Kültür ve Ahlak Derneği » Festival, Şenlik ve El sanatları