Onu hiç böyle görmedin! Biz de görmemiştik ve beyaz tütüsü, pudra rengi “pointe’Meriyle (bale ayakkabıları) stüdyoda ilk fıgurunu sergilediğinde gözlerimizi ondan alamadık. Zaman geçtikçe güzelliğine güzellik katan Özge Ulusoy, 14 yıl sonra ilk kez 3K moda için ayağına pointe’leri geçirdi. Şimdi arkana yaslanıp, onunla gerçekleştirdiğimiz tatlı sohbete kulak misafiri olmaya ne dersin?
Enerjimi çalışmaktan alıyorum. Çalışmadığım zaman mu oluyorum.
İncecik, güzel, fit, çok zarif… Kapak çekimimizin ardından bize “Özge Ulusoy nasıldı?” diye soranlara yanıt verirken aklımıza gelen ilk kelimeler bunlardı. Aynı zamanda disiplinli, ne yaptığını çok iyi bilen, bu nedenle de oldukça başarılı işlerle adından söz ettiren bir kadın. Çok da duygusal. Annesini anlatırken öyle heyecanlanıyor ki, gözleri doluyor. Zaten kendisi de “sulu göz” olduğunu itiraf ediyor.
Televizyon ekranında biraz ciddi görünse de, yan yana geldiğimizde bizi güldüren ve stüdyoyu enerjiyisiyle dolduran o oldu. Hele yıllardır giymediği pointe ve tütüyü gördüğünde adeta çocuk gibi sevindi. Hatta fotoğraf çekimi sırasında o kadar eğlendi ki, sanki bir anda eski bale günlerine döndü ve “kuğu” oldu…
Özge’ye başarı ve güzellik sırlarını, günlük hayatını, hatta çocukluğunu sorduk. O da hakkında merak ettiğimiz her şeyi bize samimiyetle anlattı. Aradan çekiliyoruz, işte karşında “kuğu” Özge Ulusoy!
Önce balerin, sonra manken, oyuncu ve sunucu… Son dönemde bunlara bir de ADL markası ile yaptığın güzel çalışmalar eklendi. Biraz bahseder misin şu andaki çalışma ve projelerinden?
Öncelikle şunu söylemek istiyorum; ben tasarımcı değilim. Ama yıllardır mankenlik yaptığım için bir kıyafetin çizim aşamasından itibaren nasıl giyilebilir hâle geldiğine çok yakından tanık oldum. Aslında birkaç senedir bu konuda istekliydim ve Türkiye tekstil konusunda bu kadar ilerlemiş olmasına rağmen istediğim jean kalıplarını bulma konusunda zorluk çekiyordum. Bu yüzden öncelikle bir jean koleksiyonu ile yola çıktık. ADL benim daha önce marka yüzü olduğum, aile hâline geldiğimiz bir marka. Bu fikir ilk olarak onlarla sohbetimiz esnasında ortaya çıktı. Çok da keyifli oldu benim için. Orada bir tasarım ekibiyle çalışıyorum. Hep beraber senenin konseptine göre, sezonun yükselen değerlerine göre oturup düşünüyoruz. Özellikle kalıplara çok iyi çalışıyoruz, koleksiyonlardaki modeller ince ve fit gösteren modeller. Bikinilerde de buna çok dikkat ediyoruz. Bir kadını nasıl daha iyi gösterebiliriz diye uğraşabiliyoruz. Bu benim için çok güzel bir serüven oldu. Aynı zamanda benim yavaş yavaş markalaşmama, bulunduğum yeri sağlamlaştırmama da yardımcı oldu. Çok şanslıyım çünkü çok büyük bir markayla çalışıyorum ve tüm imkânlarını kullanabiliyorum. Çok da iyi tepkiler alıyoruz. Benim için de, kendi ürettiğim kıyafetleri insanların üzerinde görmek çok mutluluk verici.
Sırf ince kalmak adına değil, sağlıklı yaşamak, daha enerjik ve pozitif olmak adına doğru beslenmeyi kendime ilke edindim.
Çocuk sahibi olmaya sıcak bakıyor musun? Nasıl bir anne olursun sence? Tabii ki zamanı gelince ve Allah nasip ederse çok isterim. Annem gibi bir anne olurum inşallah… Disiplinli ama sevecen.
Gelecekte bale ile ilgili bir şey yapmayı düşünüyor musun? Aslında bale ile ilgili bir planım var ama şu an hayal aşamasında (gülüyor). Kısmet olursa, zamanı gelince neler olacağını hep beraber göreceğiz.
3K okurlarına söylemek istediğin bir şey ya da mesajın var mı?
Sağlıklı beslenmek şu anda çok büyük bir trend ama bunu trend olduğu için değil sevdikleri için ve kendileri için, kendilerine saygı duydukları için yapsınlar. Sağlıklı olmak bir yaşam biçimi çünkü. Tabii ki arada hepimiz kaçamaklar yapıyoruz, tatile gidiyoruz, üç beş gün ne yiyip içtiğimizi düşünmüyoruz ama önemli olan hayatının yüzde 80’ini sağlıklı yaşayıp, yüzde 20’sini kendine izin verecek şekilde yaşamak. Sağlıklı olmak bence insanın kendine duyduğu saygıyı gösterir. Bu yüzden öyle yaşamalarını tavsiye ediyorum.
“Örettiğim kıyafetleri insanların üzerinde görmek çok mutluluk verici…”
Görünüşlerine aldanmayın, pointe’lerle dans etmek çok acılı bir şeydir. Ama şu an verdikleri acı bile tatlı geliyor.
Askeri hâkim bir baba, ilçe başkanlığı yapmış bir anne… Disiplinin önemli olduğu bir evde mi büyüdün?
Evet amabenim babam sert bir asker figürü değildi. Gayet demokratik bir ortamda büyüdüm. Herkesin söz hakkı vardı. Çokkatıbir disiplinle büyümedim amaherzaman yapabileceğim ve yapamayacağım şeyler vardı. Çocukluğum lojmandageçti, sınırsız oyun alanım vardı. Sevgi dolubir ortamda büyüdüm, çok mutlu ve şanslıbir çocukluk geçirdim. Bale yapıyor olmam bana disiplin empoze eden asıl şey oldu. Hâlâ şu yaşımda ve kariyerimde akşam yatmadan saatimi kurar, yarın ne giyeceğimi düşünürüm ve tüm günümü planlarım.
Hayatında dönüm noktası olarak gördüğün bir an var mı?
2003 yılında Türkiye Güzeli seçilmem. Ondan sonra çok şey değişti hayatımda. Birde .S’urvzVor’akatılmam büyük bir dönüm noktası oldu ama gerçekten çok zordu. Diğer taraftan dahayatımın en güzel anılarından biri. Bazen izlerken tekrar gidesim gelmiyor değil (gülüyor).
Duygusal biri misin yoksa mantığınla mı hareket edersin? Kendini dinlediğinde, daha çok kalbinin sesini mi duyuyorsun yoksa aklının mı?
Çok duygusalım, hep kalbimi dinlerim. AslındaAkrep burcuyum ve Akrep burcunun hep mantığıylahareket ettiği söylenir ama pek de öyle değil. İş hayatımda tabii ki çok mantıklı adımlar atmaya çalışıyorum ama özel hayatımda çok fazla duygusalım. Dışarıdan hiç öyle görünmesem de sulu gözümdür, çokçabuk ağlarım. Çabuk kırılırım; bir şeyi çok umursamamış gibi görünürüm ama eve gidip saatlerce o olayı düşünürüm…
“Kanatlarım Çıkmış mı?”
Geçmişte bale yapmış olması Özge’ye çok şey katmış. Disiplin ve sağlam duruş bunlardan yalnızca birkaçı. Onun için “bale” deyince akan sular duruyor.
Özge Ulusoy sıradan bir gününü nasıl geçirir? Öncelikle sabah sporuma gidiyorum. Spor sonrası kendime vakit ayırıyorum çünkü yaptığım iş bakımlı olmamı gerektir yor. dnün dışında arkadaşlarımla veya ailemle vakit geçiririm, bazen bi raz alışveriş yaparım. Çalıştığım günlerde her anım planlıdır ama boş günlerimde biraz keyif yapıyorum.
SENİ ŞİMDİYE DEK HEP İNCE VE FİT GÖRDÜK. HİÇ KİLO PROBLEMİ YAŞADIN MI?
Dansçılık kariyerim boyunca hep çok yiyen ve kilo almayan bir kızdım. 18 yaşından sonra, ergenliği de üzerimden atınca biranda kilo almaya başladım. Mesela şu an 54 kiloyum, bir ara 49’u da gördüm ama hiç güzel görünmüyordum. 62’yi de gördüm. Şu an kalmak istediğim kilodayım, bu kiloda kendimi sağlıklı hissediyorum. Sırf ince kalmak adına değil, sağlıklı yaşamak, daha enerjik ve pozitif olmak adına doğru beslenmeyi kendime ilke edindim. Mümkün olduğunca işlenmiş gıdadan uzak duruyorum, iyi besleniyorum ve birçok şey yapıyorum sağlıklı kalabilmek için.
Bir süredir Bütünsel Beslenme Uzmanı Karen Hill ile çalışıyorum. Daha önce rahmetli Diyetisyen Yelda Kahvecioğlu ile çalışmıştım. Bir uzmanla çalışmamın nedeniyse sağlıklı ve doğru beslenmeyi öğrenmek. Bana nasıl zayıflayacağımı değil, nasıl daha sağlıklı beslenebileceğimi gösteriyorlar. Sağlıklı beslenmekse saçıma, cildime, tırnaklarıma, her şeyime yarıyor. Karen’in belli bir programı ve ilkeleri var, onun üzerinden gidiyorum. Daha çok protein ağırlıklı besleniyorum. Bu proteini de genelde balıktan almaya çalışıyorum. Yağlı balıklar seçiyorum ki, yağ ihtiyacımı da alabileyim. Onun dışında bir süredir inek sütünden uzak duruyorum, böylece vücudumdaki şişkinlik, ödem ve hazımsızlığı attım. “Eat clean” diye bir şey var ya, temiz beslenmek, onu kendime ilke edindim.
BALEYE OLAN AŞKINI GÖZLERİNDEN ANLAYABİLİYORUZ. EN SON NE ZAMAN BALE YAPMIŞTIN? NASIL HİSSETTİN BU KIYAFETLERİN İÇİNDE?
En son 2001 yılında bale yapmıştım. Şu an yaşadığım duygusallık tarif
edilemez… Çok uzun yıllar kuğu rolündeydim. Arkadaşlarıma “Baksanıza, kanatlarım çıkmış mı?” diye espri yapıp güldürürdüm. Hayatımın 14 senesi bu pabuçlar üzerinde geçti. Görünüşlerine aldanmayın, onlarla dans etmek çok acılı bir şeydir. Ama şu an verdikleri acı bile tatlı geliyor. Bu şansı bana tekrar verip bu hissi yaşattığınız için çok teşekkürler…
EGZERSİZLE ARAN NASIL? HAFTADA KAÇ GÜN VE HANGİ EGZERSİZLERİ YAPIYORSUN?
Ben istiyorum ki beş gün yapabileyim ama iki ayrı hocayla çalışıyorum ve ikisi de dördün ideal olduğunu söylüyor. Arada üçe de düşebiliyor ama ben hep dört gün egzersiz yapabilmeye özen gösteriyorum. Haftanın iki günü Murat Bür ile fonksiyonel çalışıyorum; kendi ağırlığımla ve kaslarımı geliştirmek üzerine. Bir de Onur Gurur Özbek’le çalışıyorum Urban Health Pilates’ten.
O da bana bütün kaslarımı uzatan, duruşumu düzelten ve daha fit durmamı sağlayan bazı egzersizler yaptırıyor. O da aslında tam pilates değil; fonksiyonelle karışık pilates. Doğru insanlarla çalışmak, doğru sonuçlara ulaşmayı sağlıyor.
Bu kadar yoğun bir iş hayatı içinde enerjını nereden alıyorsun?
Ben enerjimi çalışmaktan alıyorum, çalışmadığım zaman enerjim düşüyor ve mutsuz oluyorum. Çok küçük yaşlarda baleye başladım; Anna Karenina Balesi’nde oynuyordum, ilk paramı da o zaman kazandım. İlkokul dört veya beşe gidiyordum.
O zamandan beri hep bir şekilde kendi paramı kazandım. Hep çalışarak mutlu olan ve ondan enerji bir insanım ben. Bu yüzden de çok yoruluyorum.
Birçok kadının kıskanacağı bir vücuda sahipsin. Peki, senin kendinde beğenmediğin özellikler var mı?
ekrandayım, podyuma çıkıyorum, o yüzden de kendime ekstra dikkat etmem gerekiyor. Ünlü olmasaydım da kendime dikkat ederdim çünkü annem de, ablam da öyle. Ablam çalışan bir kadın ve haftada üç gün spor yapıyor. Annemse hep sağlıklı beslenirdi, bizde abur cubur kültürü pek olmadı bu yüzden. Annemle hâlâ aynı beden pantolon giyiyoruz.
Saçın ve cildin için yaptığın özel kürler veya bakımlar var mı?
Zaman zaman olabiliyor. Mesela kış aylarında göbek bölgesi ya da kalçadan biraz yağlanma oluyor. Ona göre sporumu arttırıyorum, bu bölge üzerinde çalışıyorum. Çokkısa bir şey giydiğimde bazen bacaklarım kalın gelir bana. Gülüyor insanlar ama bir süre sonra kendinizi daha dikkatli incelemeye başlıyorsunuz çünkü ben bu işi meslek olarak yapıyorum. Hâlâ Düzenli olarak cilt bakımlarımı yaptırıyorum çünkü cildim çokfazla makyaja maruz kalıyor. İyi beslenme ve düzenli uykunun yanı sıra profesyonel yardım da gerekiyor.
Gittiğim iki yer var: Burada cilt bakımımı, gereken vitamin desteklerimi ve lazer uygulamalarımı yapıyorlar. Her zaman söylüyorum, zamanı gelince botoks yaptırmaya da karşı değilim çünkü önemli olan güzel yaş alabilmek, aynaya baktığında mutlu olabilmek. Ben çok şanslıyım çünkü 10 yıl önceki fotoğrafıma baktığımda, şimdiki hâlimi daha güzel buluyorum. Sosyal medyadan hakkımdaki yorumları okuyorum mesela; “Şakağına bile estetik yaptırdın” diyen var mesela, şakak estetiği nasıl bir operasyondur ben bilmiyorum. Vücudumda estetik yok ama ihtiyacım olsaydı dayaptırmaktan çekinmezdim açıkçası.
Açık söylemek gerekirse biz bacaklarına bayıldık! Bunun özel bir sırrı var mı?
Yaptığım spor yeterli oluyor benim için. Bir de genetik özelliklerin etkisi var tabii, annemin ve ablamın bacakları da çok düzgündür. Bale yapmış olmam da uzun kaslarımı çalıştırdığı için bacaklarımı daha düzgün hâle getirdi. Düzenli olarak selülit kremi kullanıyorum çünkü selülit kaçınılmaz bir son. “Benim selülitimim yok” diyen insanların çok da doğru söylediğine inanmıyorum açıkçası. Ama bunu geciktirmek, azaltmak ve görünürlüğünü belirsizleştirmek bizim elimizde. Bunun için yapılması gereken en önemli şeyse çok su içmek. Ben günde iki buçuk, üç litre su içiyorum; sağlıklı besleniyorum ve mutlaka banyo sırasında kese yapıyorum. Eda Taşpınar’ın at kılı fırçasını kullandım, o da çok etkili oldu.
ÂŞIKKEN NASIL BİR KADIN OLUYORSUN? AYAKLARINI YERDEN KESEN ŞEYLER NELER?
Ayaklarım bir şekilde her zaman yere sağlam basar. Ama tabii ki âşık olmak, sevmek ve sevilmek insana çok güzel bir enerji sağlıyor. Çok mutlu oluyorsun, cildin ışıldıyor, güzelleşiyorsun. Benim karşı tarafı çok düşünmek, çok ilgilenmek ve çok sahip çıkmak gibi bir durumum var. Yani onu kendimden öne koyuyorum ve kendimden fazla önemsiyorum. Doğru insanlaysan eğer, bunun karşılığını alıyorsun ama bazen de gereksiz yere kendinden çok ödün vermiş oluyorsun. Önemli olan doğru insanı bulup bunu yapabilmek, o zaman gerçekten mutlu oluyorsun.
30’LU YAŞLAR SANA NASIL GELDİ? BU DÖNEMDE NASIL HİSSEDİYORSUN KENDİNİ?
30 yaşıma bastığım anda sanki hayatımdaki sis perdesi kalktı. Önceden daha çocukça düşünüyordum ama artık çok daha net görebiliyorum her şeyi. Daha iyi yargılayabiliyor, insanların bana nasıl yaklaştığını daha iyi anlayabiliyorum. Hâlâ hatalar yapıyor, insanlara gereğinden fazla iyi niyetli yaklaşıyor olabilirim ama kendimi gerçekten daha aydınlanmış ve algılarımı daha açık hissediyorum.
KISA KISA…
Asla yemediği yiyecek içecek: Kereviz asla yemem! Bir de muzlu sütü hiç sevmem.
Yemeden duramadığı yiyecek: 24 saat kiraz yiyebilirim.
İstanbul’da menüsünü en beğendiği mekânlar:
Yeni açılan Spago güzel, Sunset’i her zaman çok beğenmişimdir. Lucca ve Happily Ever After gittiğimde mutlu olduğum ve sağlıklı yiyecekler bulduğum yerler. House Cafe’ye de çok sık giderim. Şu an okuduğu kitap: Yatmadan önce mutlaka bir buçuk, iki saate yakın kitap okurum. Aynı anda iki, üç kitap okumayı da seviyorum, birinden sıkılınca diğerine geçiyorum. Şu anda Ahmet Altan’ın Ölmek KolaydırSevmekten kitabını okuyorum. Tarih okumayı seviyorum. En sevdiğim yazar da Ahmet Ümit. Cinayet romanlarını da çok severim, Ahmet Ümit cinayeti tarihle birleştirdiği için her seferinde film izler gibi okuyorum. Aynı zamanda Orhan Pamuk da okuyorum şu an.
En son izlediği film: Fifty ShadesofGrey.
Çocukluk kahramanı: Annem. Çünkü çok dirayetli ve ayakları yere sağlam basan bir kadın.
KARİYERİNDE YA DA ÖZEL YAŞAMINDA YAŞADIĞIN BÜYÜK BİR PİŞMANLIK VAR MI? ŞANSIM OLSAYDI ŞUNU DEĞİŞTİRİRDİM YA DA BUNU YAPMAZDIM DEDİĞİN BİR ŞEY?
Hayatta yaptığımız hatalara genel olarak şöyle bakıyorum; hata insanlara mahsus bir şey ama aynı şeyi tekrarlarsan, hata olmaktan çıkıyor. Hatayı bir kez yapınca bundan ders alıyor, bir şeyler öğrenebiliyorsun, hatta sana yeni kapılar açıyor ya da kapatıyor. Bunun sonucunda yaşanan şey de pişmanlık değil, ders almak olmalı. Benim de çok şükür hiçbir pişmanlığım yok şu hayatta.
Gardırobunun demirbaşları neler, en çok ne giymeyi seviyorsun?
Topuklu ayakkabı, deri pantolon, deri ceket, tayt ve gömlekler diyebilirim. En çok giydiğim parçalar bunlar.
Egzersizi sadece “hareket etmek” olarak görmeyi bir kenara bırak. Bu güvenilir ipuçlarıyla egzersizden sıkılmadan, çok hızlı şekilde sonuçlara ulanabilirsin.