Müthiş ikili Humberto Leon ye Carol Lim; Kenzo’da yarattıkları devrimi, bu sezon H&M’le olan iş birliklerine yansıtıyor. 3 Kasım’da tüm dünyada satışa çıkacak olan koleksiyona göz atıyor ve sizi, ikiliyle gerçekleştirdiğimiz keyifli sohbete davet ediyoruz
DAMLA SUAY YOLLARI, ORTAK BİR arkadaşları sayesinde 1993 yılında Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’de kesişiyor. Carol Lim ekonomi, Humberto Leon da psikoloji ve sanat mezunu aslında… Ancak Leon, üniversiteyi bitirdikten sonra tasarım direktörü olarak çeşitli markalarda çalışmaya başlıyor. Tanışma hikâyeleri ise bir hâyli tatlı. Leon ile tanıştığında, Lim’in üzerinde pijamaları varmış. “Onunla bir arkadaşımızın evinde tanıştık” diyor Leon ve ekliyor; “Carol ‘Haydi dışarı çıkalım!’ dedi ve pijamalarının altına topuklu ayakkabılarını geçirdi. Hiç unutamayacağımız, çok eğlenceli bir gece yaşadık. Her şeyböyle başladı.” KaliforniyalI ikilinin bu şekilde tanışmaları ise büyük bir şans. Moda konusunda ikisi de aynı zevkleri paylaşıyor. Pop ağırlıklı, şehir stilinden hoşlanıyorlar… Ortaklıklarına ise 2002 yılında, kendi markaları Opening Ceremony’yi açarak start veriyorlar. Bundan on yıl sonra yani’de de Kenzo Takada’nın markası Kenzo’nun kreatif direktörlüğü koltuğunu paylaşıyorlar. 60’ların ortasında Paris’e taşınan Japon tasarımcı Kenzo Takada; 1999 yılında kendi markasından emekli oluyor. Ancak markasının Amerika’da kıyafet koleksiyonundan çok, parfüm ve kişisel bakım ürünleriyle kendini gösterdiğini fark ediyor. Bunun üzerine tasarımlarında Japon sokak stilini, Parizyen şıklıkla birleştiriyor ve biraz da küresel etnik esintiler yansıtıyor. “İnsanlara hikâyeler anlatmak konusunda çok tutkuluyuz. Kenzo için yarattığımız koleksiyonların ardındaki hikâyeleri de paylaşmak istiyoruz” diyor ikili ve ekliyor; “Takada’nın kendine ait kişisel bir perspektifi var. Trendleri takip etmiyor ve biz de bu kişisel perspektifi iyi çözümleyip tasarımlarımıza yansıtmak istiyoruz.” Zaten ilk koleksiyonlarında da bu fikri layığıyla yansıttıklarını görmüştük. Bu iş birliği ise iki tasarımcının eğlenceli dünyasının kapılarını aralamaya yardımcı oluyor. 70’ler ve 80’lerin hâkim olduğu koleksiyona imza atan tasarımcılar; parçaları 21. yüzyıl görünümünde yorumluyor. Bolca renk ve desen gördügümüz koleksiyonda, kurdeleler ve fırfırlarla folklorik bir yolculuğa çıkıyoruz. Bilirsiniz, kimonolar Kenzo’nun imzasıdır… İkili; H&M için kimonolardan kaban ve fermuarlı trikolar yaratıyor. Üstelik çift taraflı modellerinden! Carol Lim ve Humberto Leon’un imzası koleksiyonda sweatshirt’lerin üzerindeki Kenzo’nun ikonik kaplan kafası; çevresine uygulanan hayvan baskılarının patchvrork şeklinde uyarlanmasıyla karşımıza çıkıyor. Unutmadan ekleyelim; bu koleksiyon, 3 Kasım’da Zorlu Çenter, İstinye Park, Bağdat Caddesi, Ankara Cepa AVM ve İzmir MaviBahçe AVM mağazalarında satışa çıkıyor!
ÖZEL HİSSETTİREN PARÇALAR
H&M İLE İS BİRLİĞİ YAPMAYA NASIL KARAR VERDİNİZ?
HUMBERTO LEON: İnsanların ulaşabileceği bir şey yapmak için çok iyi bir fırsattı. H&M ile bir iş birliği yapmanın ne kadar eğlenceli olduğunu da biliyoruz. Daha önceki tasarımcı iş birliklerine baktık ve ne kadar eğlendiklerini gördük.
Mesela Viktor &Rolf ile yaptıkları gelinlik modeli inanılmazdı.
CAROL LİM: H&M’in Kari Lagerfeld ile yaptığı iş birliği için biz de sıraya girmiştik. New York, SoHo’daki H&M mağazasının önünde kuyrukta olduğumu hatırlıyorum. Herkesin bu tasarımlar için ne kadar heyecanlı olduğunu da hatırlıyorum. Aynı heyecan ve eğlenceyi Kenzo ile de yaşatmak istedik.
PEKİ, KENZO X H&M KOLEKSİYONUNUN ARDINDAKİ FİKİR NEDİR?
H.L.: Bu iş birliğini, Kenzo Takada ile aramızdaki dialogun üç boyutlu bir versiyonu geçek baskılar; koleksiyona eğlence ve canlılık katıyor.
Style olarak yansıtmak istedik. Açıkçası Kenzo’daki arşivlerle hiçbir zaman bu kadar oynamamıştık. Hikâyemizi anlatmak ve eğlenmek için çok güzel bir fırsattı. Bu iş birliği ile gerçekten özgün bir şey yapmak istedik.
21. yüzyıldan gelen bakış açısıyla, markanın tarihine baktık…
C.L.: Kenzo’yu beş yıl önce, Humberto ile benim yarattığımızı düşünen pek çok genç insan var. Kenzo Takada’nın hikâyesini ve 1970’ler Paris’inde moda dünyasında yaptığı devrimi bilmiyorlar. Kadınlar için özgür, kuralları yıkan, eğlenceli ve heyecanlı kıyafetler yapıyordu. Her gün giyilebilecek düzeyde ve yüzde yüz modaydı.
KENZO TAKADA NASIL BİRİDİR?
H.L.: Baskılarıyla ünlü olmasına rağmen, kat kat fırfırları seven biri… Penye üstüne yaptığı desenler, suni kürk kullandığı, o zaman için çığır açan parçaları var. Kenzo Takada modayla çok deney yapan bir tasarımcı. Bu da Kenzo x H&M iş birliğinde yakalamak istediğimiz muzip havaya çok uygun.
C.L.: Kenzo Takada; yenilikçi ve usta. Japonya’dan Paris’e geldiğinde modanın nasıl olması gerektiği konusunda çok netti. Bir mağazası vardı ve istediği gibi deney yapıyordu. Kumaşlar buluyor, üstlerinde oynuyordu. Şekillerle, kesimlerle oynayarak modayla eğlenmenin yolunu buldu. Kadınlar onun kıyafetlerini giydiklerinde tamamen stil sahibi ama bir o kadar da çabasız gözüktüler.
SİZ KENZO TAKADA İLE TANIŞMA FIRSATI YAKALADINIZ MI?
H.L.: İşe alındığımız andakendisine bir mektup yazmıştık ve markasında çalışacak olduğumuz için çok heyecanlı olduğumuzu söylemiştik. İşlerini ne kadar sevdiğimizi ve burada olmaktan ne kadar onur duyduğumuzu bilmesini istedik. Onun da bizim yaptığımız işlerle ve Kenzo’yu taşıyacağımız bir sonraki seviye ile gurur duyacağını umduk. İlk defilemizden sonra bize geri yazdı ve yarattığımız enerji için teşekkür etti. O günden beri de neredeyse her defilemize gelir.
C.L.: Yakın zamanda onunla bir röportaj yaptık. Soracak çok fazla sorumuz vardı. Ama onun da bize sormak istediği çok fazla soru oldu. Nasıl ki biz onun bütün hikâyelerini
bilmek istiyorsak o da Humberto ve benim nasıl beraber çalıştığımızı bilmek istiyordu. 70’ler ve 80’lerdeki moda dünyasını ondan dinlemek büyüleyiciydi. Cok hoş, kibar ve cömert bir insan. Kendisinin mirasını devam ettiriyor olmaktan mutluyuz.
BUGÜNKÜ KENZO’YU NASIL TANIMLARSINIZ? H.L.: Başladığımızda, Kenzo markasına saygı duymakla birlikte kendi imzamızı da atmak istedik. Markaya bugünlerde dünyada nasıl giyinildigine dair bir vizyon, bir gerçeklik hissi getirmek istedik. Desenleri, modadaki neşeyle birleştirip 21. yüzyıl bakışı kazandırmak istedik. İlk başladığımızda Kenzo, sweatshirt satmıyordu. Bizim içinse çok doğal, her gün giydiğimiz bir giysiydi.
C.L.: Hâlâ insanları Kenzo sweatshirt’leri ile gördüğümüzde çok heyecanlanıyoruz. Moda aracılığı ile insanlara bir topluluk hissi yaratmayı çok seviyoruz. Küresel bir kabile gibi. KENDİ DÜNYANIZLA ARŞİVLERİ NASIL BİR ARAYA GETİRDİNİZ?
H.L.: Kenzo x H&M, bugüne kadar Kenzo’da yaptığımız her şeyden daha neşeli ve çok gurur duyduğumuz bir koleksiyon oldu. Markaya normalde yaptıklarımızdan biraz daha farklı yaklaştık. Kendi desenlerimizi, Kenzo Takada’nın desenlerini, onun look’larını, kendi look’larımızı alıp karıştırarak çok eğlendik. Harika olan; daha önceki koleksiyonlarımızda bunun olmamış olması. Bu koleksiyonu H&M için tasarladık.
C.L.: Her bir parça Kenzo Takada ile aramızdaki ilişkinin bir ürünü. İkonik Baskıların ve renkhrin hâkim, olduğu erkek koleksiyonunda parkalar, sweatshirt’ler ve kapüsonlu trikolarKenzo Takadanm arşivleriyle bir arayagelerek yeniden yaratılıyor görsellerinde uzun kollu, jarse trikolara, baskılı jarse pantolonlar eslik ediyor bir stil için baskılarımızı kullanırken de, tasarımı kendi dünyamıza güncellerken de, hiçbir şey direkt olarak arşivlerden alınmadı. Bu yeni kurduğumuz ilişki, 40 yılı kapsıyor ama capcanlı ve güncel.
PEKİ, KOLEKSİYONDAKİ TEMEL PARÇALARI NELER OLUŞTURUYOR?
H.L.: Tüm koleksiyon neşeli ve muzip. Kuşaklı elbisenin kısa bir versiyonunu yaptık. Parçaların, değişik desende ve farklı fikirlerin karışımı olmasını seviyorum. Detaylar Kenzo Takada için çok önemlidir. Ben de bu koleksiyonda mandarin yakaları renklendiren, küçük çiçek düğmelere ve logolu sweatshirt’ler için kullandığımız işlemeli yamalara bayılıyorum. Her bir parçanın özel hissettirmesini istedik. Herkesin Kenzo x H&M koleksiyonundan özel bir parçaya sahip olmasını istedik.
C.L.: Hepsi temel parçalar. Eger ki seçmem gerekirse; kuşaklı elbise arşivlik bir parça bence. Güçlü bir duruşu olmasını seviyorum. Tamamen fırfırlardan oluşuyor. Bu fırfırlar koleksiyondan farklı desenlerde ve birbirlerine dikilmiş şekilde. Bir de tabii kimonolar var. Leopar desenli omzu açık trikoyu ve uzun eteği de çok seviyorum. Suni kürk parçalara bayılıyorum. Seçmesi gerçekten zor! AKSESUARLAR NASIL PEKİ?
H.L.: Bazı aksesuarların çok iddialı olmasını seviyorum. Mesela erkekler için olan şapka ya da üstten bir fiyonkla bağlanan kadın şapkası…
Öte yandan tamamen günlük kullanılabilen aksesuarlar da var. Boyundan askılı çanta ya da çarpıcı renklerdeki Chelsea botlar.
C.L.: Biz herkesin bu koleksiyona ait özel bir şey almış gibi hissetmelerini istiyoruz. Bu bir anahtarlık almış olsalar da geçerli. Aksesuarların geneli oldukça eğlenceli; koleksiyonun tadı onlarda saklı diyebilirim. Örneğin; desenli şapkalar, kulaklıklar ve küpeler… Kenzo Shopper’a benzeyen deri çantayı seviyorum ya da zigzag desenli güneş gözlüklerini… Kısacası yıllarca, eğlenerek ve severek kullanılan parçalar yaratmak istedik. BU KOLEKSİYONU KİM İÇİN TASARLADINIZ? H.L.: Biz bu koleksiyona kutlama gibi bakıyoruz. Kenzo Takada’nın işlerinin bir kutlaması… Ama aynı zamanda modanın ve kişisel stilin bir kutlaması. Büyük düşünmek, iddialı olmak, beklenilmeyeni yapmak istedik. Biz Kenzo x H&M’in hikâyesini anlattıkça pek çok sürprizle karşılaşacaksınız. C.L.: Kenzo x H&M’in nesiller arası bir koleksiyon olmasını istedik. 15 yaşında bir çocuğun ilk kez Kenzo giyecek olmasının yanı sıra 20 ya da 30 yaşlarındaki modaseverlerin de Humberto ve ben markayı devraldığımızdan beri bazı parçaları gardıroblarına katıyor olmalarını çok seviyoruz. Bir yandan da Kenzo Takada’yla aynı dönemde yaşama şansına erişmiş olanlar var. Onlar da stil geçmişlerine duydukları sevgiyle, tekrar o desenler ve stillerle buluşmak için gelecekler, mc