Fransız yazar ve Hermes’in parfümologu Jean-Claude Elle-na, “İnsanlar boşandıklarında parfümlerini değiştirir. Yeni bir aşk eski bir parfümün hatırasında yeşeremez. İşte o anda eski parfüme sadakatsizlik ve yeni kokuya sadakat başlar” diyerek anlatıyor parfüm sadakatini.
PARFÜM GEÇMİŞ, ÇANTA GELECEKTİR
“Parfüm özlemin ilacıdır, onun sayesinde kaybettiğimiz insanların hatırasını canlı tutar, onları daha az özleriz” diyor par-fümör Daniela Andrier. Koku giden sevgilinin ya da uzaklardaki bir yakınımızın hatırasını diri tutar, sararmış bir kitaba sinmiş aromayla belleğimizin dehlizlerine götürür bizi. Parfüm geçmiştir, çantaysa gelecek. Parfüm kurduğu duygusal bağla hızlı hayata meydan okur, çantaysa modanın hızında sürekli yeniler kendini, trendlerden beslenir. Çanta her fırsatta en son modeliyle bizi cezbederken parfüm daha yavaş aralıklarla çıkar sahneye.
KALICILIĞIN SEMBOLÜ NİŞ FARFÜMLER
“O halde markalar neden sürekli yeni parfümler piyasaya sürüyor?” diye bir soru sorabilirsiniz. Gerçekten de Dior, Chanel, Hermes ve Prada gibi önemli markaların yeni çanta modelleri gibi yeni parfümler yarattıklarını biliyoruz. Bu aşamada selektif parfümle niş parfüm arasındaki farka odaklanmak gerekiyor. Ha-ute couture gibi sınırlı sayıda üretilen, usta bir parfümör tarafından aylarca üzerinde çalışılan, çok az yerde satışa sunulan, doğal ve nadir bulunan çiçek ve meyveler kullanan, eşsiz şişe tasarımlarıyla fark yaratan, birine ithaf edilen ve kişisel imzaya öykünen niş parfümlerde sadakatten söz etmek daha doğru olur. Niş parfümler, çanta misali her sezon yenileri üretilen ve unutulup giden selek-tif parfümlerin aksine kalıcılığın ve az bulunurluğun sembolüdür.
Koku uzmanı ve parfümör Vedat Ozan koku profili tercihlerinde de değişimler yaşandığını ama bunların çok keskin olmadığını söylüyor: “Sosyal yönlendirmeler ne kadar güçlü gelirse gelsin belleğimizin ve geçmiş eğilimlerimizin yönlendirmesinde hareket eden bir duyu, koku duyusu.”
“İLK AŞKINIZIN PARFÜMÜNÜ UNUTABİLİR MİSİNİZ?
Koku uzmanı ve parfümör Vedat Ozan, kokuyla kurduğumuz ilişkiyi şöyle anlatıyor:
“Koku belleğimiz, bizim bir kokuyla ilk muhatap olduğumuz anın duygularının yaşam boyu etkin olması şeklinde çalışıyor. Beğeniden önce kokular bizim için güvenlik sinyalleri taşıyorlar. İlk karşılaşmada güvenliğine bilinç dışından kani olduğumuz, dolayısıyla ‘sevdiğimiz’ kokuları hep seviyoruz. Birden fazla parfüm kokladığımızda hemen daha önceden tanıdığımız notaları içerenlere yönelik bir eğilim içine giriyoruz.
Geçmişimizde güçlü bir şekilde olumlu ve mutlu ruh hallerimizle eşleşen koku notalarını barındıran parfümler unutulmaz olurlar. İlk aşkınızın parfümünü, mesela, unutabilir misiniz?”
KENDİ KOKUNUZU YARATIN
Çantalar dahil olmak üzere lüks tüketim ürünlerinin sebep olduğu tek tipleşmeye karşı çıkarken büyük bir kitleye değil, az sayıda insana hitap eder niş parfümler. Koku sanatçılarıysa, “eserleri”nin milyonlarca kadın tarafından taşınması yerine kokularda kişisel hikayelerini arayan az sayıda kadına göz kırpmayı tercih ederler. Bu kokular kalıcı ve benzersiz aromalarıyla onlarla biriktirilen anıları da eşsiz kılar, zamansızlığa vurgu yapar tıpkı hatıralar gibi… Şimdi siz de Catherine de’ Medici gibi yapın, bir parfümörle anlaşın ve ona kendi kokunuzu hazırlatın; çünkü özel ve biriciksiniz!