Cansu Tosun Kimdir?

Onun hikayesi bir peri masalını hatırlattı bana… Almanya’da ailesini bırakıp oyunculuk hayaliyle tek başına Türkiye’ye geliyor ve bundan tam bir hafta sonra Yılmaz Erdoğan’la tanışıyor; henüz 24’ünde. Onun derslerine katılıyor, bu arada Belçim Bilgin, Nursel Köse gibi tecrübeli oyuncularla aynı havayı solumaya başlıyor. Ardından Küçük Hanımefendi, Kayıp Şehir ve Bugünün Saraylısı gibi büyük projelerde önemli rolleri kapıyor. Her genç kızın başına kolay kolay gelmeyecek cinsten bir hikaye bu. Doğru zamanda doğru insanlarla karşılaşmak olarak açıklayabiliriz belki Cansu Tosun’un şanslı yolculuğunu. Ama kendi deyimiyle “deli cesaretinden”, oyunculuk tutkusundan, insanların onda fark ettikleri ışıktan bahsetmemek de haksızlık olur. Peki ama hayat hiç mi zorlamamış Cansu Tosun’u?

“En büyük zorluk yalnız olmaktı. Ama içimden hep, ‘Cansu güçlü ol! Hayat seni yenmesin, sen onu yönlendir’ diye bağırıyordum” sözleriyle anlatıyor 28 yaşındaki genç oyuncu yaşama ve yeni hayatına tutunma mücadelesini.

Bir peri masalı karakterine de tıpatıp uyuyor Cansu, zarif, hassas ve kırılgan yapısıyla. Ama Almanya’dan İstanbul’a yeni gelen o naif genç kız da değil artık. “Zamanla hassas olmamayı, herkese güvenmemeyi ve sınırlarımı koymayı öğrendim” diye dile getiriyor tecrübelerinin onu nasıl olgunlaştırıp değiştirdiğini. Oynadığı roller de adeta bu olgunlaşmanın bire bir yansıması. Kayıp Şehir’deki Zehra ve Bugünün Saraylısındaki Ayşen’in pasif duruşunu yeni dizisi Göç Zamanı’ndaki törelere başkaldıran, güçlü ve aklına koyduğunu yapan Zümrüt karakteriyle çoktan aşmış görünüyor. “Zamanla oyunculuğun ne anlama geldiğini kavradım” diyor. Büyüyen ve olgunlaşan, işini sadece şansa bırakmadan oyunculukta emin adımlarla ilerleyen Cansu Tosun’un hayatının hep bir peri masalı tadında geçmesini, o naifliğini her şeye rağmen koruyabilmesini dilerken başlıyoruz konuşmaya…

ALMANYA’DA ÇOCUK OLMAK…

Blog: Almanya’da doğup büyüdünüz. Çocukluğunuzla ilgili neler hatırlıyorsunuz?

CANSU TOSUN: Sevgi dolu ve enerjik bir ailede, Nürnberg’de büyüdüm ben. İkiz erkek kardeşimle yuvaya gittiğim günleri, onu bazen ne çok kıskandığımı gülerek hatırlıyorum şimdi. Hafta sonları da anneannemin ve teyzelerimin evinde toplanır, çok eğlenirdik. Birbirine sıkıca kenetlenmiş bir aileydi benimkisi. Yaz aylarında Kay-seri’ye gider, babaannem ve amcamın çocuklarıyla vakit geçirirdik. Almanya’da yaşıyorduk belki ama akrabalarımızla ilişkimizi asla koparmadık.

Blog: Bir Türk kızı olarak hiç mi memleket özlemi (ekmediniz?

C.T.: Evet bir Türk kızıydım, sıkı sıkıya bağlı bir aile olmamızın da etkisiyle kültürüme uzak büyümedim.

Almanya doğduğum yerdi, orada bir düzenim ve arkadaşlarım vardı, dolayısıyla asla, “Keşke Türkiye’de yaşa-saydım” demedim. Zaten İstanbul’a değil ama Kayseri ve Antalya’ya gidip geliyorduk. Çokkültürlü bir ortamda büyüdüm ve bundan çok mutluyum.

Blog: Küçük yaşlarda dans ve baleyle tanışmışsınız sahne ışıklarıyla. Nasıl etkiledi bu sanat dalıyla uğraşmak hayatınızı ve oyunculuk mesleğini?

C.T.: Önceleri zorla gidiyordum baleye ama iyi ki devam etmişim, vazgeçmemişim. Nürnberg Operası’nda sahneye çıktığımda yaşadığım duyguları anlatmaya sözler yetmez, içim kıpır kıpırdı ve sahnede aldığım alkış her şeye bedeldi. İnsanlara bir şeyler aktarabilmek, çeşitli duygular hissettirmek ve empati kurdurmak, beni mutlu etti, heyecanlandırdı. O canın peşinden giderken oyunculuk yapmak isterken buldum kendimi.

Blog: Nasıl gelişti her şey?

O dönem Almanya’da ticaret okuluna giderken bir sigorta şirketinde çalışıyordum. Ama bir yandan da kendimi sorguluyor, “Bu heyecanları duyarken Cansu sen gerçekten ticaretle mi uğraşmak istiyorsun?” diyordum. Bu sırada içimde bastıramadığım duygularla cebelleşirken Nürnberg Film Festivalleri’nde karşılaştığım ve konuştuğum ünlü Türk oyuncular aklımı çeliyor, oyuncu olma arzumu kamçılıyordu. Mesela bir seferinde Melek Baykal’la tanışmış ve konuşmuştum. Bana güzel şeyler söylemişti. Ve oyuncu olmaya karar verdim…

Blog: Nasıl uygulamaya soktunuz bu önemli kararı?

C.T.: Türkiye’de oyunculuk yapma fikrini aklıma sokan Yunanlı menajer Fotios Stefos oldu. Bana, “Benimle Türkiye’ye gel, seni bir-iki menajerle tanıştırayım” dedi. Ve bir hafta sonu ikiz kardeşimle birlikte İstanbul’un yolunu tuttuk.

Blog: Bu İstanbul’u ilk görüşünüzdü…

C.T.: Aşık oldum bu şehre. İstanbul inanılmaz bir yer, karmaşık duygular barındırıyor; hem mutlu hem hüzünlü. iki gün kaldım İstanbul’da, bu süre zarfında Şebnem özberk’le tanıştım. Kendisi ben Almanya’ya geri döndük-îstanbul’a temelli gelmemi sağlayan kişi aslında. Almanya’da eski hayatıma devam etsem de kafaya takmıştım oyuncu olmayı. Sanki bir şeyler beni İstanbul’a geri çağırıyordu; öyle hissediyordum. Ne otursa olsun gitmem ve şansımı denemem gerektiğini biliyordum. Şebnem Özberk’in “Gel ve dene” demesiyle kendime güvenim biraz daha arttı. Ailemi ikna ettim, işimi ve evimi geride bırakıp deli cesaretiyle İstanbul’a geldim.

Blog: İstanbul’a geldikten bir hafta sonra Yılmaz Erdoğan’la tanışmışsınız… C.T.: Şebnem özberk ilk adımlarımda hep yanımdaydı. Geldikten hemen sonra Vahide Perçin’in kurucuları arasında olduğu 35 Buçuk Akademi’ye yazıldım. Diksiyon dersleri almaya başladım. Şebnem Öztürk, Yılmaz Erdoğan’ın öğrencileri arasındaydı. Bir gün onunla ben de derse gittim. Sanırım Erdoğan gözlerimdeki ışığı yakalamış, “Cansu da girsin” derslere dedi. O derslerde ve o müthiş ortamda Nursel Köse, Belçim Bilgin gibi bir sürü güzel insanla tanıştım. İstanbul’a geldikten sekiz ay sonra da Küçük Hanımefendi dizisi için teklif aldım.

Blog: Böylece oyunculuk maceranız gerçek anlamda başladı. Sizin de altım çizdiğiniz gibi her şey çok hızlı gelişmiş. Şans sizden yana olmuş. Küçük Hanı-mefendi’den sonra da Kayıp Şehir ve Bugünün Saraylısı gibi önemli projelerde rol aldınız. Üstelik büyük bir tecrübeye de sahip değildiniz. Her şey çok kolay gerçekleşti gibi görünüyor… Peki hayat hiç mi çelme takmadı size?

C.T.: Bilmediğim, tanımadığım bu şeyler.

Blog: Almanya’da oyunculuğa başlasaydmız hayat size aynı olanakları, aynı şansı sunar mıydı?

C.T.: Öncelikle Almanya’daki dizi piyasasıyla buradaki dizi piyasasını asla kıyaslayamazsınız. Orada daha çok televizyon filmleri var. Türkiye’deki dizi sektörü dünyanın ikinci sırasında. Bu yüzden şansımı burada denemek istedim. Ailemin de, geçmişten beri hep memlekete dönme hayalleri vardı. Ben yolu açarsam arkamdan gelirler diye düşündüm ve gerçekten öyle oldu. Almanya’da bir yere gelebilmek için diplomalar, sertifikalar ve karneler çok önemli. Her şey yazılı. Türkiye’deyse şans ve doğru zamanda doğru insanlarla yan yana gelmek, cesur olmak ve kendini ortaya atmak da büyük rol oynuyor başarıda.

Blog: Siz ikinci seçeneği seçtiniz…

C.T.: Evet öyle oldu ama asla elimdekilerle yetinmedim ve her yeni projede kendime bir şeyler katabildim. Şimdi geriye baktığımda dünden bugüne ne çok şey öğrenmişim diyorum. Oyunculuğun anlamını, oyuncu etkileşimini, senaryonun ne demek olduğunu zamanla kavradım, örneğin ilk dizim olan Küçük Hanımefen-di’de sete gelirdim, “Bu senin rolün” derlerdi ve ben de, “Neriman böyle düşünür” deyip oynardım. Bu kadar. Ama kendimi izledikçe memnun olmadım, yetinmedim. Ümit Çırak ve Çağ Çalışkur’la çalışmaya başladım. Oyunculuğun hiç ara vermeden çalışarak kendini yenilemek olduğunu anladım, ikinci işim olan Kayıp Şehir’de Ahmet Mekin ve Nazan Keser gibi birbirinden tecrübeli oyuncularla yan yanaydım. “İşte benim okulum” dedim. Mesleğin ne demek olduğunu Kayıp Şehir’de kavradım. Ardından gelen Bugünün Saraylısı, yaşadığımız senaryo sorunları ve zor set günlerine rağmen unutulmaz bir projeydi hayatımda.

Blog: Kayıp Şehir ve Bugünün Saraylısı’nda canlandırdığınız Zehra ve Ayşen hep biraz kırılgan ve pasif karakterlerdi. Star TV’de başlayan yeni diziniz Göç Zamam’nda hayat verdiğiniz Zümrüt daha cesur ve güçlü bir kadın.

C.T.: Madem oyunculuk yapıyorum mutlaka bir mesaj vermeli, bir misyona sahip olmalıyım. Zümrüt kaderine boyun eğmeyen, töreye karşı çıkan, avukat olmak için Mardin’i bırakıp İstanbul’a gitme kararı veren güçlü, cesur ve zeki bir kadın. Zümrüt Türk toplumunda erkek boyunduruğu altında, törelerin baskısında yaşayan kadınlara ilham verecek.

Blog: Dizi biterse “Ne yapacağım” kaygısı yaşıyor musunuz?

C.T.: Biliyor musunuz, dizinin cast’ı henüz belli olmamıştı ve ben içimden “Zümrüt ben olmalıyım, o benim” diyordum. Ve birkaç gün sonra menajerim arayıp Zümrüt karakteri için benimle görüşmek istediklerini söyledi. Bir hikaye ilk bölümden itibaren insanları içine aldıysa, insanlarda merak uyandırdıy-sa bence başarılı olur. Açıkçası böyle bir kaygım yok, hislerime inanıyor ve dizinin uzun soluklu olacağını biliyorum.

Blog: Oyunculukta hedefleriniz neler?

C.T.: Hayallerim hiç bitmiyor. Ama yolun başındayım ve kendimi geliştirmeye devam ediyorum. En son Ivana Chubbuck ve Merve Taşkan’la çalıştım. Heyecanlandıran senaryolarda yer almak, sinema filmlerinde oynamak, Luc Besson, Fatih Akın ve Yılmaz Erdoğan’la çalışmak istiyorum. Farklı projelerle dünyayı gezmek en büyük hayalim.

Ayrıca sosyal sorumluluk projelerinde yer almak benim için çok önemli. En son Hür-riyet’in sosyal sorumluluk projesi “Gönül Örgüsü” kampanyasına destek verdim.

Blog: Naif ve duru bir güzelliğiniz var… içinizden “cadılıklar, kötülükler” hiç mi geçmez?

C.T.: Ben şuna inanıyorum: Hepimizde tüm duygular mevcut. Örneğin kıskançlık bende yok diyemem. Ama kıskançlık kıvılcımları geldiğinde hemen onları kontrol altına alabiliyorum. Hepimizde kötü duygular var ama onları bastırabilme iradesine sahibiz. Kimse, “Bende kötülük yok” demesin. Bazen bir meslektaşımı televizyonda izleyip beğeniyor ve arayıp tebrik ediyorum. Bunu yaptığım zaman karşı taraf çok şaşırıyor. Sanırım kötülüklere fazlasıyla alışmışız.

Blog: Size yapılan en büyük kötülük neydi?

C.T.: Paylaştığım sırlarımı başkasına söylemek. Bir de iftira, bunu da yaşadım.

AŞK NEDİR? İçlen gelen bir dürtü, sizi siz yapan duygu yoğunluğu. Aşk bence karşılıklı öğrenmek ve karşılıklı beslenmektir. Karşınızdakine ayna olmaktır aşk…” İLK AŞK? “Üzerinde konuşulmayı gerektirecek kadar değerli değildi benim için.

AŞK ACISI ÇEKTİ Mİ? “Derin yaşadığım acılar oldu. O dönemler yalnız kalmak ister, evden dışarı çıkmam. Düşük enerjide olurum. Ama aşk acısı çekmek de ayrı güzel.” NASIL BİR ERKEKTEN ETKİLENİR? ‘Aura’sından etkilenirim. Ona baktığımda onda kaybolmalıyım.

Sevdiğim erkek dürüst ve özgüvenli olmalı.” HAYATINDAKİ EN ROMANTİK AN?’Çok hoşlandığım biriyle dokuz saat boyunca aralıksız sohbel etliğimi hatırlıyorum. Çok güzel ve özeldi gerçekten; konu konuyu açmış, hiç durmadan konuşmuş, yemek yemiş ve birlikle gülmüştük.’

Blog: İnsanlara çok mu güvenirsin.

C.T.: Çok güveniyordum ama artık kime güvenmem gerektiğini daha iyi seçebiliyorum. Almanya’dan Türkiye’ye yeni geldiğim zamanlar, “Cansu sen çok iyi niyetlisin, herkese güvenme” diyorlardı bana. Ayrıca biri size bir şey söylüyor, onu çözmeniz lazım. Acaba ne demek istiyor? Laf mı sokuşturuyor? Alıngan ve hassas bir insanım ve canımın sıkıldığı zamanlar oldu.

Blog: Tam olarak nasıl biri Cansu Tosun?

C.T.: Sevecen ve tatlı bir insan olduğumu söylüyorlar, içim nasılsa dışım da öyle. Ama içime kapandığımda geri çekiliyor, saatlerce evde yalnız kalmak istiyorum. Depresif hallerimi de seviyorum.

Blog: Oyunculuk hayalinizi gerçekleştirdiniz. Ama bu işin bir de magazin kısmı var. Şöhretle aranız nasıl?

C.T.: Her an her şey olabilir, her an biri sizi sokakta çekebilir düşüncesiyle çıkıyorum sokağa. Saçımı taramadan, bakımsız dışarı çıkan biri değilim zaten. Sadece gerçek olmayan şeylerin yazılması can sıkıcı. En son ikiz kardeşimle fotoğrafımızı çekip, “Cansu panikledi” diye yazılınca çok güldüm. Bizi sevgili sanmaları trajikomikti. Çok takmıyorum artık bu tip haberleri. Onun dışında sokakta insanların bana ailelerinden biriymiş gibi yaklaşmaları hoş bir durum. Şöhretin bu tarafını seviyorum. Magazine de uzak durmuyorum.

Blog: Kendinizle ilgili şaşırtıcı birşey söyleyin?

C.T.: Kickboks yapıyorum. Yaşlılarla ilgileniyor, bakımevlerine gidip onlarla sohbet ediyorum. Bu ara şan derslerine başlayacağım. Doğuştan yetenekli değilim ama kötü ses olmadığını, ses tellerinin de tıpkı kaslar gibi geliştirileceğini öğrendim.

Cansu Tosun Kimdir? Resimleri




halil kandok: Son Star Cansu Tosuncansu tosun #182890 - uludağ sözlük galeriCansu Tosun Kimdir (Biyografisi)Cansu Tosun Kimdir (Biyografisi) geri dönCansu Tosun Kimdir (Biyografisi)cansu-tosun-1cansu tosun #182887 - uludağ sözlük galeriCansu Tosun kimdirCansu TosunCansu Tosun Kimdir (Biyografisi) geri dönCansu Tosun Emre Yunusoglu Emre YUNUSOGLU | Photography | PageCansu Tosun Foto Galerisi - 4 - Bursadabugun.comCansu Tosun ~ Sinematurk.comCansu Tosun ~ Sinematurk.comCansu TosunCansu Tosun Resimleri - Sinemalar.com

Yorum Yaz