Birçok aşk ilişkisinin cinsellikle başladığını biliyoruz. Ama ilişki sadece seks boyutunda kalıyorsa, siz de Humbeeck teorisindeki giriş katına çıkamıyor, bodrumdan ileri gidemiyorsunuz. Aşkın “bodrum”unda yaşayanlar, kısaca biyolojik bilinçaltıyla hareket edenler düzenli ve sürekli ilişki kuramıyor, yeni bedenlerin peşinde farklı “bodrum” katlarında “ıssız insanlar” halinde geziniyorlar.
PSİKOLOJİK BİLİNÇALTI VE BAĞLANMA
Cinselliğe zamanla duygular ve aşkın katılmasıyla çift bodrumdan giriş katına çıkıyor. Humbeeck, “Bilinçli olarak bunun farkına varmasak da tutku bizi yakar, çalışmayı ve sosyal yaşamı engeller. Dolayısıyla vahşi ‘bodrum’un ehlileştirilmesi gerekir” diyor. Kişiler bazen kara sevdaya düşmeden de aşık olabilir ve bağlanabilirler ama ilişkinin tutkuyla da beslenmesi ve sürekli olması için çiftlerin bodrumla birinci kat arasında akışkan geçişi sağlamaları, biyolojik ve
SOSYAL BİLİNÇALTI VE BENZERLİKLER
Ruh ikizinizi bulduğunuzdan eminsiniz, yatakta sizi göklere çıkarıyor. Aşk deseniz, o da var. Onu özlüyor, sürekli görmek istiyor ve duygu patlaması yaşıyorsunuz. Peki doğru kişi o mu? O çok aşık olduğunuz ve sizinle ölesiye sevişen erkeğin çorbasını içerken çıkardığı sesten tiksindiğinizde neden şaşırdınız? Ya da birlikte gittiğiniz bir davette giydiği kıyafet neden onu ötekileştirdi gözünüzde? Çünkü onunla aynı sosyal çevreye ait değilsiniz, çünkü farklı bir kültürde yetiştirilmişsiniz ve zıt kutuplar
“Kadın yo da erkek, yaşam partnerini, ruh ikizini çok değişik dinamiklere göre seçebilir. Öncelikle geçmiş yıllara ait deneyimler çok önemli. Örneğin lise yıllarında aşık olduğunuz birini iş hayalına alıldıktan sonra hiç beğenmeyebilirsiniz. Çünkü o süreçle yaşadıklarınız, kişiliğinizdeki değişimler ve hayalla ilgili deneyimleriniz sizi farklı biri yapmış olabilir. Aynı nedenle, evlendikten sonra çiftlerin uyumu bozulabilir ve birliktelikler son bulabilir.
Yaşam partnerini seçerken öne çıkan bir diğer faktör de genetik miıastır. Aileden miras aldığımız DNA kodları beğeniler ve seçimler üzerinde önemli rol oynar. Örneğin ailesinde müzisyen bir akrabaya sahip kişi müziğe duyarlı bir partner seçebilir. Kısaca karşı cinsle ilgili beğenilerde genetik aktarım gerçeğini kabul etmek gerekir. Seçimlerimizi ve beğenilerimizi aslında bütünlük içinde ele almak daha doğru olacaktır. Yani kişi genetik miras, kültürel yapı, aile ve çevresinde gördükleri, kendini geliştirerek hayatına kattıklanyla seçimlerini bütün halde yapar. Birçok kombinasyondan oluşan bir kişi bu kombinasyonlara uyan bir diğer kişiyi seçer.” onu snob ya da basit bulabilirsiniz. Sosyal kodların öne çıktığı, ortak değerlerle güçlenen birinci kat, yani aşk evinin üçüncü bolumu sınıfsal farklılıklardan dolayı çatırdayabilir. Kısaca seçimlerinizi yaparken sadece tutku ve duygu seline kapılmamalı, içselleştirilmiş sosyal filtrelerin de varlığını hesaba katmalısınız.
HAYALİ BİLİNÇALTI VE ORTAK ZEVKLER
Siz romantik filmlerden hoşlanıyorsunuz, partnerinizse aksiyon türlerini tercih ediyor. Siz sokağa çıkıp eğlenmeyi ve sosyalleşmeyi seviyorsunuz, sevgiliniz evde oturmayı yeğliyor.
Humbeeck’in “hayali bilinçaltı” olarak tanımladığı dördüncü katta (çatı katı) ortak referans ve zevkler devreye giriyor, imgelerle, hatıralarla ve birlikte yaşanacak paylaşımlarla zenginleşen hayali bilinçaltı da partner seçimlerinde önemli.
Şimdi aşk evinin dört farklı katını tanıdığınıza göre ilişkinize istediğiniz yerden başlayabilir, eve ister çatı penceresinden ister bodrum kapısından girebilirsiniz. Seçiminizi çoktan yaptıysanız hayal kırıklığı yaşamak yerine dört katlı aşk evinizi sağlamlaştırmaya çalışmak ve katlar arası iletişimi sağlamak çok daha mantıklı bir senaryo. Aşkın sadece tesadüfler zinciri olduğu yanılsamasına kapılmayın, bilinçaltının gücüne inanın ve dört katlı aşk evinizin her katında dolu dolu yaşayın!