Kariyerlerinden vazgeçip çocuklarına bakmayı tercih eden erkeklerin sayısı artıyor. Kadınların çalışma hayatını da olumlu etkileyen “ev babalığı” kurumunun daha çok kabullenilmesi şart. Çünkü daha eşitlikçi bir toplum, bilindik cinsiyet rollerinin değişmesine bağlı.
Banyo aynasının karşısında küçük bir çocuk. Hemen arkasında babası, kızının saçlarını at kuyruğu yapmaya çalışıyor. Buraya kadar bile yeterince tatlı bir görüntü. Ama babanın işi bununla sınırlı değil. Kucağında da bir başka bebek asılı; bir yandan da onu uyutmaya çalışıyor. Zihninizde canlandırdığınız bu kare,yılının ilk internet fenomenlerinden. Baba Doyin Richards’ın “ebeveynler için multitaskte üst sınır” sayılabilecek fotoğrafı, internete yüklenmesiyle beraber rekorlar kırdı. Saatler içinde yüz binlerce beğeni almış, binlerce kez paylaşılmıştı fotoğraf. Hemen akabinde televizyon kanalları babaya ulaşmış, bu becerisiyle ve fotoğrafın yarattığı sükseyle ilgili sorular sormuştu. Oysa Richards ne düşündüğünü fotoğrafın altına yazmıştı zaten: “Bir hayalim var: İnsanlar böyle bir fotoğrafı görecek ve bunun çok da büyük bir mesele olmadığını düşünecek.”
Doyin Richards, bir “stay at home dad.” Veya pek yaygın olmayan Türkçesiyle “ev babası”. Wikipedia’da ev erkeği olarak da geçiyor bu terim. “Evi çekip çeviren, çocukların bakımını üstlenen baba” olarak açıklanıyor. Doyin fotoğrafının abartılmamasını istiyor çünkü kendisiyle aynı durumda olan babaların sayısı, özellikle Batı ülkelerinde hızla artıyor. New York Times, son 10 yıl içinde işten ayrılıp kendini sadece çocuklarının bakımına adayan Amerikalı babaların sayısının ikiye katlandığını yazıyor. İstatistikler, 2001 yılındaki 81 bin ev babasına karşılık, yılında 176 bin erkeğin bu kategoride sayıldığını söylüyor. Bu rakamın yalnızca evli babaları kapsadığının da altını çizeyim. Bekar babaları ve gay çiftleri dikkate alınca, sayılar daha da artıyor. Kanada’daki ev ebeveynlerinin yüzde 12’sini babalar oluşturuyor. Ortadoğu, Asya ve Uzakdoğu’da pek yaygın olmasa da Batı ülkelerinin büyük bir kısmında ciddi bir “baba devrimi” yaşanıyor. ABD hükümetinin geçtiğimiz ay yayınladığı bir araştırmaya göre ev babası olmasa da çocuğunun bakımıyla ilgilenen babaların sayısı artmış. Son bir hafta içinde çocuğunun bezini değiştiren, yıkayan, tuvalete çıkaran, yemek yediren erkeklerin yüzdesi, 90’a çıkmış.
Aslında yalnızca magazin dergilerine bakarak bile bu okumayı yapmak mümkün. Çocuğuyla baş başa parkta, yemekte görüntülenen Hollywood yıldızlarını bir düşünün. Çocuklarının bakımını yalnız üstlenenlerin sayısı hiç az değil. Çünkü anneler ya çekimde ya da milyon dolarlık başka işlerinin peşinde. Ev babası denince akla hemen Kevin
Federline, Joel Madden ve sette olmadığı zamanlarda da Ben Affleck geliyor. Angelina olmadığında Brad Pitt de bütün kadınların hayranlıkla takip ettiği bir ev babası. Ki onca çocukla multitasking’in âlâsını yapıyor. Ama en ünlü ve en gururlu ev babası, David Beckham. Geçtiğimiz yaz emekli olan futbolcu, evde çocuklarına bakmaktan ne kadar mutlu olduğunu anlata anlata bitiremiyor. Geçtiğimiz haftalarda verdiği bir röportajda, günlerini çocuklarına yemek yaparak ve onları okula götürüp getirerek geçirdiğini anlatıyordu. Çalışma sırası karısındaydı. “Victoria işinde inanılmaz bir başarı yakaladı. Biz de basit bir çözüm ürettik; o işine konsantre oluyor, ben ise çocuklara.”
İşsizlik değil, kendi seçimleri
Toplumsal cinsiyetin erkeklerin avcılık, kadınların ise toplayıcılık yaptığı paleolitik dönemde oluştuğu tahmin ediliyor. Aileler ise Endüstri Devrimi’ne kadar bir bütün olarak hareket ediyor. Endüstrileşmeyle beraber erkek geçim, kadın ise bakım kaynağı oluyor. 2. Dünya Savaşı sırasında işgücüne yoğun bir şekilde katılan kadın nüfusu, savaşın ertesinde evine çekiliyor. Ama tadını aldıkları özgürlük, geleneksel aile yapısını da etkiliyor ve feminist hareket ilk tohumlarını atıyor. Gelişmiş ülkelerde annenin geçim, babanın bakım kaynağı olmaya başlaması ise ancak 20. yüzyılın sonlarında gerçekleşiyor. Özellikle son 10 yılda kendini belli eden bu toplumsal değişimin çeşitli nedenleri var. Kadınların son 30 yıldır yoğun olarak işgücüne katılması, en önemlilerinden biri. Hanna Rosin’in “The End of Men and the Rise of Women” (Erkeklerin Sonu, Kadınların Yükselişi) adlı kitabında da altını çizdiği gibi eve ekmek götüren Amerikalı kadınların sayısı, erkekleri geçiyor. Pew Research Project raporuna göre kocasından fazla kazanan kadınlar 1970’lerde yüzde 4 iken,’de yüzde 22’ye yükseldi. Wall Street Journal da şirketlerdeki yönetici adaylarının genelde kadın olduğunu yazıyor. Fortune dergisinin En Güçlü Kadın Zirvesi’ne katılan 187 kadının kocalarının üçte birinin ev babası olduğuna dikkat çekiliyor.
“Feminenliği erkeklerin belirlediği gibi, erkekliği de kadınlar belirler. Evyülcünü üstlenen erimeklere toplumun beklentüenniyıkan, güçlü erkekler olarakbalanalıyız. ”
Bir diğer etken ise ekonomi. yılında başlayan resesyon sonucunda kadınlardan çok; milyonlarca erkek işsiz kaldı; evlerine yöneldi. Ancak araştırmalar ev babalarının işsiz kalmaktan çok kendi rızalarıyla bakım kaynağı olduğunu gösteriyor. Çiftler, kimin daha çok kazandığını, iş imkanlarının kimin için daha iyi olduğunu iyice inceledikten sonra çocuklarla ilgilenecek ebeveyne karar veriyor. Batı’da değişen; sınırları belirsizleşen cinsiyet rolleri, bu kararları almayı kolaylaştırıyor. Erkekler, çocuklarının hayatlarında daha aktif bir rol almak için ev babalığını tercih ediyor. Böylece ciddi bir kalem olan bakıcı/kreş masrafından kurtularak aile bütçelerine katkıda da bulunuyorlar. İşten yorgun geldikten sonra yemek masasında kısaca görülen, ardından da gazetesine veya televizyona gömülen baba figürünün yerini, çocuklarının her anında yanında olmak isteyen babalar alıyor. Kendi babalarının aksine, çocuklarının hayatlarında var olmak isteyen bu babaların tek işi ev babalığı da değil. Gelişen teknoloji ve internet sayesinde, gün içinde çocuklarıyla ilgilenirken home office’lerinden işlerini de yürütebiliyor yeni babalar.
Ev babaları toplulukları da gittikçe artıyor, hayatın çeşitli alanlarına yayılıyor. Sorunların konuşulduğu yıllık toplantılar bir yana, babalar özellikle internette etkileşim içine giriyor. Farklı konulara odaklanan çok sayıda ev babası sitesi ve “baba blogları” var. At Home Dad, Cry it Out/MikeAdamick.com, 8 Bit Dad, The Good Men Project ve How to be a Dad, bunlardan yalnızca birkaçı. Raflar, yeni ev babalarının kitaplarıyla dolu.
Çocuğun gelişimi için çok faydalı
Çocukların babalarıyla büyümesinin çok artısı var. Anne çalışınca baba ve annenin çocuğa etkisinin eşit, baba çalışınca ise etkisinin az olduğu saptanmış. Babaların ebeveynlik stili, çocuğun fiziksel, zihinsel, duygusal ve davranışsal gelişiminde önemli rol oynuyor. Babalar, çocukları gerilim duygularını yönetme konusunda yüreklendiriyor. Bu da ileri yaşlarda stres ve hüsranla daha rahat başa çıkabilmelerini sağlıyor. Babalarıyla büyüyen çocuklar dengeli ve kendine güvenli oluyor. Diğer taraftan ev babalığı kurumu, anneler için de biçilmiş kaftan. Bakıcı veya kreş derdi olmadan çocuğunu emin ellere teslim ediyor. Aile değerlerinin korunduğundan emin olarak kafası rahat, işine odaklanabiliyor. Çocuklarıyla zaman geçirmeyi maddi getiriye tercih eden erkekler, başta kurulan ilişkinin tatminini yaşıyor. Ayrıca babası tarafından yetiştirilen çocuklar, gelişen empati yetenekleriyle toplumun kadm-erkek rollerine de farklı bakmaya başlıyor.
Rollerin farklılaşması süreci, erkekler için de çok kolay olmuyor tabii. Bu sancılı süreci, dört aylık babalık izni süresince yaşayan Facebook çalışanı Tom Stocky şöyle özetlemiş: “Çocuk bakımı söz konusu olunca babaların maruz kaldığı çifte standarda hiç alışamadım. Babalardan beklenti
EVDE VE ÇOCUKLU
Türkiye’deki ev babalarının sayısı da gün geçtikçe artıyor.
Nisan’ın müzisyen babası Sinan, onlardan biri:
“Müziğe ilgimin mazisi 8o’lerin ortasına kadar uzanıyor. Okuduğum ve dışarıda çalıştığım dönemlerde müzikyapmak için eve kendimi zor atardım. Evde gerçekleştirdiğim projelerden para kazanmaya başladığımda ise hiç düşünmeden işi bıraktım. Eşimle birlikteliğimde durum değişmedi. Dışarıdan gelen o,yemeği hazırlayan, sofrayı kurup kapıda karşılayan ben… Çevremizin, ailemizin hep tanık olduğu durum buydu ve çok da yadırganmadı, aksine kimilerine eğlenceli geldi.
Bu şekildeyaşar giderken ailemize yeni birfert eklendi: Nisan, kendisini bildi bileli evde babasıyla. Anne ise işe giden, akşam yolu beklenen. Baba çantada keklik, anne baş tacı. Kızlar babaya düşkündür derler, bence yanlış: Kızlaryolunu beklediklerine düşkünler.
Evde çalışmaya devam ediyorum. Bir de yardımcımız var. Nisan 2,5yaşında. Onun için her baba evde çalışır, gitar çalar, alışveriş yapar,yemek pişirir, sofra kurar. Ama Nisan’a ‘anne’ olmaya çalışmaz, zira Nisan zaten annesinden memnundur.
Baba, Nisan’aannesi veya bakıcı ablasıyla geçirdiği zamanlarda yaşadıklarından farklı seçenekler sunmayı hedefler. Belki Nisan’ın saçını güzel toplayamaz, güzel kıyafetler giydirip süslemeyi beceremez ama eğlencelidir, sürprizlere gebedir, aksiyon doludur. Nisan’ın gözünde, alışılagelmiş aile düzeninde rastlanan anne ve babadan çok da farklı karakterler değiliz aslında. Bilinen aile düzeninden farklı bir şekilde görev paylaşımımızı yaptık ve ona göre sorumluluklarımızı üstlendik sadece. Mutluyuz ve sanırım bu şekilde her şey yolunda gidiyor.”
Yeni başlayacak ev babalarına öneriler
Deneyimli ev babaları, çocukların tam zamanlı bakıcılığını üstlenmeye karar veren müstakbel meslektaşlarına öncelikle bunun 7/24 bir iş olduğunu hatırlatıyor. “Evde oturup rahatınıza bakacağınızı sanıyorsanız,yanılıyorsunuz. Ev babalığı dediğimiz şey hafta sonları veya akşamlan çocuklarla birkaç saat ilgilenmeye benzemez” diyen blogger babaların tavsiyeleri ise şöyle:
♦ Evde kalıp çocuk bakmanın işe gitmekten daha kolay olduğunu sanmayın. Daha değerli mi? Kesinlikle. Kolay? Alakası yok.
♦ Belli başlı insanların, özellikle de erkeklerin “yan gelip yatma” yorumlarına hazırlıklı olun.
♦ Bütün gününüzü evde “yan gelip yatarak” geçirmeyin. Sürekli televizyon başında olmak ne çocuğunuz ne de sizin için iyi değil.
♦ Dışarıda mümkün olduğunca çok vakit geçirmeye çalışın. Hava iyiyse, mükemmel. Değilse de sorun yok, çocuklar su geçirmez.
♦ Çocukların en basit şeyleri bile yapması çok uzun sürebilir. Zamanla alışacaksınız. Sabırlı olun,yeni ritmin tadını çıkarın.
♦ Ulaşmanız beklenen bir hedef yok. O nedenle çok şey başarmaya çalışmayın. Önemli olan çocuğunuzun mutluluğu ve güvenliği.
♦ Çocuğunuzla nasıl konuştuğunuza bakın. Şikayet etmeyi ve “Yapma, yapma,yapma” demeyi azaltırsanız, karşılığını aldığınızı göreceksiniz.
♦ Ne kadar güçlü olursanız olun, eninde sonunda patlama yaşayacaksınız. Esas test, kendinizi ne kadar iyi ve hızlı topladığınızda.
♦ Bu işin size uygun olmadığını düşündüğünüzde, çocuğunuzu büyütmek yerine yine size uygun olmayan bir işte geçireceğiniz yüzlerce saati aklınıza getirin,yeter.
David Beckhani: ‘^Simlerimi çodıklanmayefrick yaparak ve onları okula götür^getirerekgeçiriyorum. VictonSselineodaklanıyor.”
düşük, hem çalışan annelerle hem de ‘çalışmayan’ babalarla ilgili olumsuz düşünceler hakim. Oyun parkına her gidişimizde şüpheli bakışlara maruz kalmak, anne gruplarına alınmamak gibi durumların değişeceğini sanmıyorum.”
Tom Stocky örneğinde de görüldüğü gibi, her ne kadar ev babalarının sayısı artsa da, yüzyıllardır hafızalara yerleşmiş olan algılar zor değişiyor. “Erkekliği” para ve güçle ölçen toplumlar, evin geçimini yalnızca kadının sağlaması fikrine kolay alışamıyor. Popüler kültür de bu duruma yardımcı olmuyor. Babaların çocuk bakma tecrübelerini konu alan 30 yıllık film ve dizilerin yeni versiyonlarında da hâlâ çocuklarına anneler gibi bakamayan babalara gülüyoruz.
Ev işlerini üstlenen, güçlü erkek
Wired dergisinin, bu seneye yön verecek olguları derlediği ‘The World in’ sayısı, “yeni baba hareketi”ni, en önemli konulardan biri olarak ele alıyor. Princeton Üniversitesi’nden Anne-Marie Slaughter’ın kaleme aldığı yazıda, “Erkeklikle ilgili düşüncelerimizi değiştirmek, bu sene yapacağımız en önemli şeylerden biri olacak” deniyor. Barack Obama’nın “Çocuklarınıza, yapabileceğiniz en iyi babalığı yapın. Çünkü bundan daha önemli bir şey yok” sözlerine atıfta bulunan Slaughter, kadın-erkek eşitliğinin de buna dayandığını anlatıyor: “Erkekler, kadınlar gibi bakım ve geçimle ilgili seçim yapma hakkına sahip olmadığı sürece, cinsiyet eşitsizlikleri devam edecek. Bu seçimlerin gerçek olması için de erkeklerin ev babalığı yapma, terfi etmek yerine part time çalışıp çocuklarına bakma, işkolikliği reddetme ve bunun yerine sevdiklerine zaman ayırma gibi tercihlerine saygı duyulması gerekiyor. Bunun için babalık izni, rahat çalışma saatleri gibi
düzenlemelere ihtiyaç var.” Erkeklerin aynı kadınlar gibi, cinsiyet belirleyici rollerden kaçınmaya çalıştığını söylüyor, Slaughter. Burada da hem erkeklere hem de kadınlara görev düştüğünün altını çiziyor: “Erkekler, rolleriyle ilgili farklı tercihler yapan hemcinslerini yargılamayı, kadınlar ise erkekleri ev ve bakım işlerinde yetersiz görmeyi bırakmalı.”
Toplumların “erkekliği” para ve güçle değerlendirmeyi bırakması, bu “yeni normal”e alışmaya başlaması şart. Nasıl ki kadınlar bir süredir “ellerindeki hamurla” erkek işlerine karışabiliyor; “erkek adam” da çocuk bezi değiştirebilmeli, yemek pişirebilmeli, ev babalığı yapmayı tercih edebilmeli. Bunu yaparken aşağılanmak bir yana, takdir edilmeli. “Aynı feminenliği erkeklerin belirlediği gibi, erkekliği de kadınlar belirler” diyor Slaughter: “Erkeklerin, bakıma çok daha fazla erkeklik değeri yüklemesi gerekiyor. Kadınların da ev yükünü üstlenen bu erkeklere zayıf değil, toplumun genel beklentilerini yıkabilen güçlü erkekler olarak bakması şart.” Kadınların kurtuluşuna, erkeklerle eşitliğine giden yol da bu dinamikten geçiyor aslında. Wisconsin Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, ev babalığı kurumunun cinsel eşitliği olumlu etkilediğini ortaya koyuyor. Karılarının kariyerini önemseyen, çocuklarının bakımını üstlenen babalar sayesinde yakın gelecekte erkeklik ve babalık kavramları da, kadınların lehine yeniden şekillenebilir.
Bize gelince… Uzakdoğu ve Ortadoğu, henüz bu baba hareketinden nasibini alabilecek bir sosyo-kültürel bakışa sahip değil. Hele ki Türkiye gibi günde hâlâ onlarca kadının, erkekler tarafından öldürüldüğü bir ülkede bu olgunun yaygınlaşması için daha epey zaman var korkarım. Ama biz yine de umutsuzluğa alışmayalım; bu güzel gelişmelerden ilham alalım.