20 yıldır içinde bulunduğu moda sektöründe marka felsefesini sürdürülebilir, çevre dostu ve etik yaklaşımlar üzerine kurgulayan Stella McCartney, yüksek modanın dahilerinden. Şimdi mantarları yakın markaja alan ünlü tasarımcı, bu kez hayvansız bir deri alternatifi olan Mylo ile yıldızlaşıyor.
İçinde yaşadığımız evrene karşı sorumluluğunu asla yitirmeden tarz sahibi olmak isteyenlerin benimsediği sürdürülebilir moda akımının amacı; toksik olmayan, üreticiye ve tüketiciye değer katan dönüştürülebilir ürünler tasarlanması. Modanın çevresel etkisini tersine çevirmek için sihirli bir değnek olmasa da, koleksiyonlarında bugüne kadar hayvan postu ve kürkü kullanmayan Stella McCartney, hayvansal deri kullanmayı bırakarak da önemli bir ilerleme kaydedeceğimize inanıyor.
Stella McCartney Elbise Modelleri Resimleri
Yıllar önce Madame Figaro dergisine verdiği bir röportajda “Ekolojik sorumluluk hayat biçimimin ve markanın önemli bir parçası. Veganım ve doğal ürünler kullanıyorum. Butiklerim için mümkün olduğunca yeşil enerjiden faydalanmaya gayret gösteriyorum; mesela geri dönüşümlü ve çevreye zarar vermeden toprakta çözülebilen malzemeler kullanıyoruz. Kumaşlarımızın büyük bölümü ekolojik, ayrıca koleksiyonlarımda ne kürk ne de deri kullanıyorum” diyen tasarımcı, yıllardır hiç usanmadan yenilikçi metotlar geliştirmeye devam ediyor. Etik Modada Mylo Mucizesi Sürdürülebilirlik konusunda, gelin biraz istatistiklere bakalım: ABD’de her yıl yaklaşık 13 milyon ton tekstil ürünü imha ediliyor ve küresel su kirliliğinin neredeyse %20’si tekstil atıklarından oluşuyor.
Su yoluyla atılan kimyasallar, su kaynaklarının kirlenmesine ve habitatın zarar görmesine yol açıyor. Yalnızca bir tişört üretiminde 2.720 litre su kullanılıyor ve bu miktar normal şartlar altında bir kişinin üç yılda içtiği su miktarına tekabül ediyor. Moda endüstrisinin karbon salımı ise havacılık sektörüyle eşdeğerde. Bu durum da moda sektörünü petrolden sonra dünyayı en çok kirleten ikinci endüstri yapıyor. Şimdi bahsedeceğimiz gerçek, gardırobunuzdaki deri parçalar ile ilişkinizi bir hayli sorgulatabilir: Bir kilogram deri üretmek için 17.000 litre suya ihtiyaç duyuluyor.
Ayrıca küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık %18’ini oluşturan deri üretimi, zamanla hayati ekosistemlerin yok edilmesine neden olacak kadar yaygın. Sürdürülebirlik kraliçesi Stella McCartney, ABD merkezli biyoteknoloji şirketi Bolt Threads tarafından miselyum kullanarak geliştirilen ve hayvan derisi görünümüne sahip Mylo ile kıyafetler tasarlayarak bir ilke imza attı. Ağırlıklı olarak yenilenebilir bileşenlerden yapılan Mylo, mantarların kök sisteminden faydalanıyor. Süreç, doğadan elde edilen malzemenin daha ileri işlemlerle esnek bir malzeme tabakasına dönüştürülmesiyle şekilleniyor.
Sonra bu malzeme, farklı renkler ve yüzeyler oluşturulması için deri tabakhanelerinde tabaklanıyor ve boyanıyor. Bolt Threads yetkilileri malzemenin üretimi sürecinde hayvan derisinin üretim sürecine nazaran daha az su ve doğal kaynak tüketildiğini ve daha az sera gazı yayıldığını dile getiriyor. Mümkün olduğunca az çevresel etkiye sahip olacak şekilde tasarlanan bu süreç, büyükbaş hayvan yetiştirmek kadar uzun ve meşakkatli değil. Zira büyümesi iki haftadan daha kısa süren miselyumlar, dünyanın kara yüzeyinin yaklaşık yüzde 30’unu kaplıyor. Aşina olduğumuz sentetik deriler gibi petrol bazlı olmayan Mylo, fosil yakıt tüketimini ve okyanuslardaki plastik atıkları da azaltmayı hedefliyor.
“Stella alıcılarının, sürdürülebilirlikten asla taviz vermemesi gerektiğine inanıyorum ve Mylo bunu gerçeğe dönüştürmemize olanak sağlıyor” açıklamasında bulunan McCartney, tasarladığı parçaların inovatif vizyonunu yansıttığını söylüyor. Lüksü etik ve çevre duyarlılığıyla ortak paydada buluşturmayı başaran tasarımcı, siyah büstiyerleri ile şık pantolonlarını, markanın Londra’daki atölyesinde geri dönüştürülmüş naylon üzerine miselyum bazlı materyal parçalarıyla elle uygulanması sonucu üretildiğini dile getiriyor. Her ikisi de henüz satışa sunulmayan, ancak McCartney’nin İlkbahar/Yaz 2021 ve Sonbahar 2021 koleksiyonları ile estetik açıdan benzerlik gösteren bu parçaların gelecek sezondaki koleksiyonlara entegre edilmesi planlanıyor.
McCartney’nin Sürdürülebilirlik Manifestosu: A to Z The Beatles’ın eski üyesi Sir Paul McCartney ile ABD’li fotoğrafçı ve hayvan hakları aktivisti Linda McCartney’in kızı olan Stella McCartney, “Benim ilham perim yok, daha çok çalışmalarım üzerinde etkisi olan insanlar var. Ama eğer seçmek zorunda kalsaydım, ilham perim annem olurdu. Annem modanın yanında, bir kadın olarak bana çok ilham veriyor. Bunu zamanında giydiği kıyafetlerden çok, tavırlarıyla yapıyor. Çok doğal, asla başkası gibi olmaya çalışmayan bir insandı” diyor. Modeller podyumda yürüdüğü an tutku uyandıran, seksi ve cool tasarımları ile ön plana çıkan tasarımcı, geçtiğimiz yılın Ekim ayında sunduğu İlkbahar/ Yaz 2021 koleksiyonuyla birlikte sürdürülebilirlik manifestosu ile karşımızdaydı.
Bu yeni hamlesi için Jeff Koons, Ed Ruscha ve Cindy Sherman gibi sanatçılarla bir araya gelen McCartney, A’dan Z’ye sürdürülebilirlik konsepti ile moda sektöründe altının boş olduğunu düşündüğü çevre dostu etiketlerini eleştirdi. “Greenwashing” olarak adlandırılan bu tavır ile markaların aslında sanıldığı kadar sürdürülebilir bir duruşa sahip olmadığını dile getiren kült tasarımcı, bu vesileyle sektördeki markaların aslında nasıl çevre dostu olabileceğini birçok sanatçı ile birlikte “A’dan Z”ye anlatma kararı aldı. (Greenwashing, mevcut bir ürünün aslında hiç öyle olmamasına rağmen çevre dostu özellikleri varmış gibi gösterilmesine dayalı bir pazarlama taktiği olarak tanımlanıyor.)
İşte McCartney’nin “A to Z Manifesto” koleksiyonundan ilham alan ve Mylo’dan yapılan bu tasarımlar, hızlı gelişmelerin yaşandığı moda sektörüne farklı bir bakış açısı kazandırıyor. Dört yıldan beri Bolt Threads ile işbirliği yapan tasarımcı, şirketin bu yolculuğunun önemli bir parçası. Zira 2018’de Victoria & Albert Müzesinin “Fashion From Nature” sergisindeki ilk Mylo tasarımının, McCartney’nin ikonik Falabella çantasının bir prototipi olduğunu belirtmemizde fayda var. Mylo kullanımını modanın geleceği olarak gören tasarımcı, “Eğer bunu doğru yapabilirsek, o zaman gezegen üzerinde gerçekten büyük bir etki yaratabiliriz” açıklamasında bulunurken, daha yapılacak çok şey olduğunu da ekliyor. Diğer moda devlerinin de bu çağrıya kulak vermesi dileklerimizle…