Tasarımlarıyla çok sevdiğimiz Giray Sepin gezdi dolaştı ve rotasını bize çevirdi. Notları gerçek bir rehber!
İspanya, muhteşem doğası, uçsuz bucaksız plajları, sıcakkanlı insanları, lezzetli yemekleri ve şahsına münhasır mimarisi ile size keyifli seyahat rotaları sunan çok özel bir ülke. Uzun bir aradan sonra üçüncü kez gittiğim Barcelona ve Sitges’in ardından ilk kez gittiğim İbiza ve Formentera da gerek doğal güzellikleri gerekse özgürlükçü tavırlarıyla kesinlikle bir kez daha giderim diyeceğim yerler listesine eklendiler.
Nabzı çok yüksek
Barcelona’nın en keyifli yanlarından biri Sant Sebastia ile baslayip Llevant Beach ile son bulan 5 km’ye yakın sahil şeridi. Bu uzun hattaki plajlara şehrin her yerinden metro ile çok kısa sürede ulaşabiliyorsunuz. Mayo ve plaj havlularıyla vagonlarda karşınıza çıkan insanlar, denize ulaşmadan özgür hissetmenize yardımcı olan önemli bir ayrıntı olarak göze çarpıyor. Kalabalık turist gruplarından uzaklaşabileceğiniz plajlardan en keyiflileri, mavi bayraklı Mar Bella ve hemen yanındaki Nova Mar Bella. El Raval,
El Born, Gothic Quarter şehir merkezindeki görülmesi gereken bölgeler. Bağımsız tasarımcı butiklerinin yer aldığı El Born sokaklarındaki en güzel dükkanlardan biri olan La Clinique’de nadir bulunan vintage gözlükleri deneyebilir, El Raval’daki Meson David Restorant’da geleneksel Galiçya mutfağının nefis lezzetlerini makul fiyatlara tadabilir, MACBA etrafındaki kafelerde soluklanabilir, Gothic Quarter’da gizemli bir yürüyüşe çıkabilirsiniz. İngiliz tasarımcı J.W. Anderson’la çok farklı bir kimliğe bürünen
Gracia’daki festivalde savunacak birçok şey bulabilirsiniz.
Ispanya’nın en köklü lüks markalarından Loewe’nin Passeig de Gracia’daki mağazası, mimarisi ve sunduğu koleksiyonlar bakımından görülmeye değer. Barcelona modadan uzak bir şehir. Genelde daha “casual” bir stil anlayışı var. Genç sanatçı ve tasarımcıların, geleneksel büyükleriyle bir arada yaşadığı Gracia, şehrin belki de en bohem mahallesi. Her yıl Ağustos ayında tüm bölge halkının katılımıyla gerçekleşen ve tarihi 19.YY’a kadar uzanan Festa Major de Gracia, size ortak çalışmanın ve bir arada olmanın heyecanını sunuyor. Bu heyecanın sonunda çok eğlenceli bir parti deneyimini de garantiliyor. Gracia halkı bir ay boyunca sokaklarını farklı başlıklar altında süslüyor, yemekler, içkiler hazırlıyor. Final günü en güzel sokak seçildiğinde, caddeler boyunca uzayan kalabalık masalarda, hemen her köşeden yükselen canlı müzik eşliğinde dev bir kutlama yapılıyor.
Loewe ’nin vitrinlerinden Giray’ın kadrajıyla yakaladığı şehir ilham almadan duramayacağınız yerlerden. Her zaman herkesin birbirini tanıdğı bir kasabada yaşıyormuşsunuz izlenimi veren bu şemte gitmelisiniz.
SITGES
Fantastik hikayelerin mekanı
Barcelona’nın güney batısında yer alan Sitges’e sahil şeridini izleyebileceğiniz trenle yarım saatte ulaşıyorsunuz. Ağustos ayının 3. haftasında yapılan Fiesta Mayor Sitges tüm kasabayı içine alan büyük bir partiye dönüşüyor.
La Casona’dan pamuk ve keten ağırlıklı gömlek ve pantolonları deneyebilirsiniz. Dünyanın bir numaralı fantastik filmler festivali olarak öne çıkarılan SITGES -Festival Internacional de Cinema Fantastic de Catalunya ise kasabanın uluslararası bilinirliğini artıran önemli bir etkinlik. Sitges bir gün bile olsa görülmeye değer.
SEYAHAT
Çılgın gece hayatıyla akıllarda yer eden İbiza, halen bozulmamış doğasıyla tekrar gidilecekler listesine girmeyi başardı. Popüler gece kulüplerindeki partiler adanın turistik yüzü halini almış. Farklı bir mekan deneyimi için yeni açılan Heart gidilebilecek yerler arasında. Adanın asıl heyecanlandığım kısmı doğal güzellikleriydi. Old Town’un güneyinde kalan Playa Es Cavallet uzun beyaz kumsalları ve berrak suyuyla oldukça etkileyiciydi. Şezlonglardan ve müzikten uzak daha sakin bir gün için Es Cavallet’in diğer tarafına yani Las Salinas’a doğru yürüdüğünüzde gördüğünüz manzara karşısında büyülenmemek elde değildi.
İrili ufaklı kayaların aralarında oluşan minik koylar sadece size özel, tamamen özgür olabileceğiniz alanlar oluşturmuş gibiydi. Günbatımının en güzel anlarına denk gelen dakikalarda ise hayatta olduğunuza bir kez daha teşekkür ediyordunuz.
Gün doğarken adanın sonundaki fenere yaptığım yürüşte Anna della Russo ile karşılaştım.