Çeşme’deki Hayat Sevince Güzel setine vardığımızda Burak Çelik, kucağında küçük bir köpek yavrusu, çıplak ayakları ve kocaman gülümsemesiyle karşıladı bizi. Karşımdaki sahneyi daha net anlatmam gerekirse, eğer o an yanımda birkaç hayranı olsaydı, düşüp bayılabilirdi. utkan şİar canevİ
O, genç kızların yeni favorisi ve haliyle bizim de.
Öyle ki, kendisiyle çekim yapabilmek için derginin en yoğun olduğu dönemde, altı kişilik bir ekiple ve birkaç saat rötarla, Çeşme’nin Ildır kasabasına gittik. Kasabaya vardığımızda tüm ekibin fikri aynıydı. Doğa muhteşem, etraftaki dinginlikse aradığımız huzurdu. Burak da öyle düşünüyordu,
“En son İstanbul’a döndüğümde burada yaşamak çok zor dedim kendime. Buraya o kadar alışmışım ki… Tahmin ediyorum, gelecekte böyle bir kasabada yaşayacağım.” Kibirsiz, kendini yaptığı işe odaklamış, yüzünden gülümsemesi eksik olmayan bu olgun genç adamla sohbetimizden sonra, bir şey çok netti: O, mesleğini olabilecek en iyi seviyede yapmak isteyen, karakteri güçlü bir oyuncu. Ve yaydığı pozitif enerji, yolunun tahmin ettiğinizden de çok açık olduğunun altını çiziyor adeta.
Bugün köpeğin Pablo bizimle beraber…
Aslında üç köpeğim var. Pablo en ufağı. Sadece köpeklerle değil, tüm hayvanlarla aram iyi.
Seviyorum köpeklerimle vakit geçirmeyi, ilgilenmeyi.
Elimden geldiğince sokak hayvanları için de bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Zaten mümkünse herkes, evsiz hayvanlar için çaba göstermeli bence.
Türkiye’nin bir numaralı modeli olduğunda, bir şeyler değişti mi hayatında?
Aslında bu bir süreç, buna çok çalışıp hazırlandım. Bir günde bir şey değişmiyor. O ödülü aldıktan sonra çok iyi hissediyorsun ama hazır olup olmamak çok önemli.
Peki kazandıktan sonra kariyer planlamanda farklılıklar oldu mu?
Modellik yapmayı düşünüyordum zaten ve hedefim de oydu. Fakat yarışmaya hazırlanırken oyunculuk yapmak istediğimi fark ettim ve sonra da ona odaklandım.
Bu motivasyon mesleğine daha da çok odaklanmanı sağlamıştır, değil mi?
Alaylı bir oyuncu olduğum içim kapatmam gereken bir açık var, o kesin. Ama bunu çok çalışarak ve gerçekten işime saygı duyarak yapmaya çaba gösteriyorum. Yapacağıma da inancım var. Çünkü sanatta ve sporda torpilin geçerli olduğunu düşünmüyorum.
Karagül isimli dram dizisinde rol aldın, şimdi de komedi dizisine başladın. Kariyerinde torpil olmadığını anlatan bir hamle bu.
Karagül’den sonra farklı bir işte yer almak istedim. Senaryoyu okurken çok eğlendim. Hayat enerjimi yükseltti! Beraber rol aldığım oyuncular da pozitif etkiliyor beni. Macit Koper, Hakan Meriçliler, Ali Erkazan gibi usta oyuncularla oynamak çok önemli genç bir oyuncu için. Başrolü paylaştığım Ekin Mert Daymaz da çok yakın arkadaşım. Yani bu proje her anlamda harika benim için.
Hayat Sevince Güzel’i neden izlemeliyiz?
Gülmek için. Son zamanlarda en çok ihtiyacımız olan şey gülmek.
Dizide neler oluyor bizi güldürecek?
Karavanda yaşayan üçkağıtçı bir ailenin İstanbul’dan kaçışını ve sonrasında da Ege’ye uzanan absürt hikayesini anlatıyoruz. Farklı ve özgün bir senaryo ile karşılaşacak seyirci.
Set yoğunluğunuz nasıl? Çalışma şartları zorluyor mu?
Haftanın altı günü çalışıyoruz. Yoğun tabii ki. Ama bu işin temelinde de bu var. Kendinizi vermeniz gerekiyor. Yönetmenimiz her gün en az on saat ara koyuyor ama. Uyumamız, dinlenmemiz için yeterli olduğunu düşünüyorum. Ve şunu da mutlaka belirtmeliyim, kamera arkasında çalışan tüm arkadaşlar bu sektörün ayakta durmasını sağlayanlar. Benim çekimim bitiyor ama ışıkçı arkadaşım hala devam ediyor çalışmaya mesela. Onlara ne kadar teşekkür etsek azdır.
Son soru: Bir şehirli olarak, merkezden uzakta, küçük bir Ege kasabasında yaşamak nasıl?
Çok keyifli, abartmadan söylüyorum bunu. Hatta en son İstanbul’a döndüğümde, burada yaşamak çok zor dedim kendime. Buraya o kadar alışmışım ki, görüyorsun işte ne kadar sakin olduğunu. Tahmin ediyorum gelecekte sürekli böyle bir kasabada yaşayacağım.