İş Kadınlarına Mükemmel Tüyolar

Moda

Neşeli Olun

Televizyondaki yeni meslek hayatımın bir gereği olarak her yıl muazzam bir programcılık ve sponsorluk toplantısına katılıyorum. Toplantıyı UTPD, yani Ulusal Televizyon Programcıları Demeği düzenliyor. Bir sonraki yılın anlaşmaları bu toplantıda yapılıyor. İlk katıldığım yıl, her gün iki saat boyunca Yargıç Aylin standmda oturup imza dağıtmaktan başka şey yapmamıştım. İmza atmaktan ellerim uyuşuyordu, ta ki kafayı çalıştırıp durumu kendi denetimime alabileceğimi fark edene kadar. İkinci yıl, işin başındakilere sadece bir saat süreyle imza vereceğimi bildirdim. Yine de çok yorucuydu.

İlk gün standda otururken, üç büyük patronun, yanı başımdaki toplantı alanında dikilmiş, çok yoğun görünen bir zirve toplantısı yapmakta olduğunu fark ettim Erkeklerin toplantıları daima çok yoğun görünür.

Bunlar, Worldvision Enterprises’ın yönetim kurulu başkanı olup Yargıç Aylin programını gerçekleştiren John Ryan, Big Ticket TV’nin yönetim kurulu başkanı Larry Lyttle ve Spelling Entertainment başkanı Peter Bachmann’dı. O sıralar ben de sözleşme için görüşmeler yapmaktaydım, çünkü programım çok tutulmuştu. Standda oturmuş imza dağıtırken, şu büyük patronları birazcık dürtükleyeyim, dedim kendi kendime. İnsanlar durmadan yanıma gelip programı ne kadar beğendiklerini söylüyorlardı.

Kararımı verdikten sonra imza için yaklaşan ilk kişiyi durdurup “Şuradaki üç adamı görüyor musunuz?” dedim. “Madem programımı beğeniyorsunuz, giderken yanlarına uğrayıp bunu onlara da söylerseniz çok makbule geçer. Teşekkür ederim.” İsteğimi yerine getirdi kadın ve patronların gülümseyerek kafalarını salladığını gördüm toplantıları kesildi diye birazcık rahatsız olmuşlardı sanki.

Erkekler bir araya geldikleri zaman rahatsız edilmekten hoşlanmazlar. Onların üzerinde konuştuğu her şey çok önemlidir de ondan kendileri için tabii. Erkekler için kendi zamanları çok değerlidir. Bir de tabii, araya biri girince kafaları çabucak karışıverir.

Standa yaklaşan bir sonraki kişiden de aynı şeyi isterken bütün bunları hesaba katmıştım. Ondan sonrakinden, sonra ondan da sonrakinden hep aynı şeyi istedim. Çok geçmeden standa gelenler, patronların önünde kuyruk oluşturmuşlardı. Onlar sırayla patronlara yaklaşıp konuşmalarını keserek “Yargıç Aylin programına bayılıyorum!” derken, göz ucuyla izliyordum. Önce hangisi uyanacak diye merak etmeye başlamıştım. İlk uyanan, Spelling’in patronu Peter Bachmann oldu. Konuşmaları dördüncü kez kesildikten sonra benden tarafa dönüp dudaklarında bir yarım tebessümle, biraz kafası karışmış gibi baktı. Sonra başka insanlar da yanlarına gidip konuşmalarını böldü. Nihayet üç büyükler, toplantı alanındaki konferanslarını bırakıp ana salonun dışında, daha kuytu yerlere çekilmek zorunda kaldılar. İmza saatim sona erince tam gidiyordum ki, patronların “toplantı’larını yeni bitirmiş olduğu yan odaya çağrıldım.

Larry yanıma gelerek konuştu. “Hey, ne iştir bu böyle? İmza dağıtmak hoşuna gitmiyor mu?” Bu sözler üzerine hem John Ryan hem Peter Bachmann gülmeye başladı. Pek şirindiler.

Gülümseyerek, “İmzamı, ‘Emrine Nakden Ödenecektir.’ sözlerinin tam tepesine atmayı tercih ederim.” diye cevap verdim. Hepsi kahkahalara boğuldu. Onları silahsız bırakmış mıydım? Evet. Meramımı anlatmış mıydım? Evet! İşte bunu öğrenmeli kadınlar. İşi gittiği yere kadar götürmekten çekinmeyin.

Hedefe dikkatle yöneltilmiş bir parça alaycılık, kimseyi incitmez. Programımın üçüncü yayın dönemi başındaki reytinglere bakıp da bütün rekorları kırdığımı görünce sevinçten havalara uçmuştum. Eminim Larry Lyttle da uçmuştur, gerçi ben bunu bilmiyordum çünkü hiçbirşey söylemedi. Sonunda onu arayıp telesekreterine mesaj bıraktım. Reytingleri öğrendiğimi söyledim ve şöyle devam ettim. “Çiçekler için sakın ödeme yapma, Larry. Getirmediler.”

Larry’nin kafasının nasıl işlediğini biliyordum. Önce aklı karışacaktı. “Çiçek mi?” diyecekti. “Ne çiçeği?” Uzun uzun düşündükten sonra jeton düşecekti. “Ahh, çiçekler.”

Babam durmadan fıkra anlatırdı. Diş hekimi olduğu için müşterileri susup dinliyorlardı tabii. Ben de dinleye dinleye onun temposunu, ritmini, eğilimlerini kaptım. Bence mizah duygusu denen şeyde önemli yer tutar bunlar. Konu, gerçek hayattan bir durumu alıp komik tarafını görebilmekte. Sonrada hikâyeyi daha komik hale getirmek için biraz süsleyip püs ler, biraz abartırsınız, olur biter.

Ne demişler, bir kahkaha, bir pirzola.

İş Kadınlarına Mükemmel Tüyolar Resimleri



 

Yorum Yaz