LEVI’S SERGİNİN YILDIZI Woodstock’ın bir yıldızı daha vardı, o da Levi’s. Marka’nın arşivinden çıkan değerli parçalar da sergide yer alıyor.
Berlin’e uzanan birbirine köprülerle bağlı bu yeni özgürlükçü dünya, The Beatles’ın Lucy In the Sky With Diomands sözlerinin yazılı olduğu kağıt parçasında ya da Mick Jagger’ın üzeri taşlı kadife tulumunda çıkabiliyor kaşınıza sergi boyunca. Büyük bir ustalıkla küratörlüğü yapılmış sergideki her bir kutucuk, şaşırtıcı ve yürek hoplatıcı. Her yılı sembolize eden objelerin olduğu alana adımınızı attığınız anda, kulaklarınıza o dönemin en can kurtaran parçaları çalınmaya başlıyor. Böylelikle, dünyadaki bin türlü travmaların içinden doğan ve yaşamaya devam eden özgürlükçü ruhu, iliklerinize kadar hissedebiliyorsunuz. Müzik ve diğer seslerin kolajı, özellikle daha kaotik ve parçalanmış bir şekilde kulaklarınıza geliyor. Ve bu şekilde dönemin içinde bulunduğu ruh halini ve keskin geçişleri daha net algılayabiliyorsunuz. En çok da; insan hakları, eşcinsel hakları, ikinci dalga feminizm, Vietnam, Paris 1968 gibi dönemin ayaklanmalarının altını çizen noktalarda. Sergideki her parça etkileyici ama bazıları çok “ağır”. CIA’in, Siyah Panterler aktivistlerini karalayan el altından dağıttığı broşürler, LSD kullanıcılarının deneyimlerini anlattıkları ses kayıtları ve tedirgin edici ayaklanma videoları da var. Serginin benim için en anlamlı noktaları, müzik tarihi dendiğinde aklıma gelen iki isme ait olanlar. Efsane radyo programcısı John Peel’in plak koleksiyonundan parçalar ve The Beatles’ın Sergeant Pepper albümünün kapağında giydiği üniformalar, en vurucu objeler olabilir. Sergi, hikayesini 60’lar sonunun karşı kültürünü yeşil harekete, “ev bilgisayarlarına” ve internete bağlayarak bitiriyor. Bağladıkları yer doğru mu tartışılır ama geldiği noktanın öncesi gerçek bir “trip” yaşatıyor. Bugünün bakış açısıyla geçmişe dönüp bakınca, bu ütopya devriminin hala içimizde yaşadığını hissetmek insanı mutlu ediyor az da olsa. Üstelik gittikçe güçlenen Sağ’a ve yetersiz kalan Sol’a, kısıtlanan özgürlüklere rağmen…
Dönemin moda algısının altı çizilmiyor da serginin her yerinden fışkırıyor demek daha doğru olur.