Başarılı ve genç oyuncu Burcu Özberk ile; Ankara Günleri, Tatbikat Sahnesi, Aşk Aptalı adlı oyun, aşk ve çocukluk üzerine samimi bir sohbet gerçekleştirdik.
“Küçükken çok hareketli bir çocuktum, kendimi ifade etmenin yolunu oyunculuk olarak seçtim. 90’lar çocuğuyum: oyun oynamayı bilen, oynamayı
bırakmayan bir çocuktum. Yaşım ilerledikçe oyun oynamaya devam etmek istedim çünkü hayat çok zor ve bu durumda biraz renklenmesini istiyorsun. İnsanlar hayatı siyah beyaz yaşıyorlar ama ben, içinde pembeler, yeşiller, morlar kullanabileceğim bir hayat istedim muhtemelen o yüzden de oyunculuk serüvenim küçük yaşlardan itibaren böyle başlamış oldu.”
HAYATTAKİ HAYALİM: TATMİN OLMAK!
“Hayatta sadece tek bir hayalim var: Bu, ulaştığım zaman hayatımın her alanını kaplayacakta bir hayal; Tatmin olmak. Seyirciyi, insanları dışarıda tutarak söylemiyorum bunu, bu hep çok ince bir çizgi: kalpten akanı karşı taraf hissettiğinde ve o tekrar sana geldiğinde, nüfus ettiğinde bedeninde oluşan tatminden bahsediyorum.” BAŞARMAKLA İLGİLİ BİR DERDİM VAR “Hırslıyım: hırslı olmak, yaptığın şeyi sevdiğinde çok güzel birşey bence. Yemek yiyorsam bile o yemeğin çok lezzetli olması lazım, sahnedeysem sahneye çıktığımda iyi bir iş vermek istemekte öyle birşey. Mükemmelliyetçi değilim ama o iç huzur çok önemli. Mesela şu an bir oyun çalışıyorum: atlatamadığım, yapamadığım bir yer var ve her gece onu düşünüyorum. Sanki başarmakla ilgili bir derdim var gibi… ”
ZAMAN GEÇİYOR, İNSANLAR DEĞİŞİYOR “Karakter özellikleri, bazen insanın hayatının bir döneminde cevabı bile olmayan birşey. İnsanın karakteri değişiyor, değişmez diyorlar ama bir insan yedisinde neyse yetmişinde de o olamıyor. Zaman geçiyor, insanlar değişiyor, savaşlar çıkıyor…
Ben nasıl değişmeyeyim ki? Mesela küçükken sokaktaydım hep, her yere gidebiliyordum mutlu bir çocuktum ama şimdi vapura binmeye korkan genç bir kadına dönüştüm.”
Hayatta sadece tek bir hayalim var; tatmin olmak.,,
ANKARA, TATBİKAT SAHNESİ VE AŞK APTALI
“Ankara’ya geleli 6-7 yıl oldu, ben aslında nereye gidersem gideyim hep bir kısmım orada, Ankara’da kalıyor çünkü sahne, arkadaşlarım, hayatım, isteklerim, hayallerim her şey burada. En son arka arkaya iş yapıp yorulmuştum, İstanbul’dan ve diğer her şeyden uzaklaşmak istemiştim ve tekrar kendimi Ankara’da buldum. Buranın bir de benim için şöyle ayrı bir yeri var: Tatbikat Sahnesi’nde olmak. Bir süredir Aşk Aptalı adlı oyuna çalışıyoruz. İki üvey kardeşin aşkını anlatıyor. Ben, Aytek Şayan, Melih Efe Çınar, Müspet Çetiner birlikte oynuyoruz. Oyun aslında aşk üzerine, aşkın gerçekten insanları aptallaştırması üzerine. Babaları bir olan iki kardeşler: Biri kaçarak hayata tutunmaya çalışıyor, diğeri bütün duygularını bastırarak yok etmeye çalışıyor. Karışık bir oyun ama izleyen herkes “Ben de böyle bir şey yaşadım” diyecek çünkü duygular çok gerçek.”
TARHANA KOKULU EVİN ÇOCUĞU
“Eskişehirde büyüdüm. Çok hem sakin hem de fazla hiperaktif bir çocuktum. Nasıl yapmışım bilmiyorum ama biraz şımarıkmışım: o dut ağacından insanın sırtına atlayıp, yanağını öpüp sonra bacağına yapışırmışım. Sonsuz oyunlu çok mutlu bir çocukluk geçirdim. Tam bir mahalle ortamında büyüdüm: anahtarı kapıda bırakırdık ve hiçbir zaman hiçbir şey olmazdı. Şimdi, hala bir şeyler yolunda gitmediği zaman ya yeğenim Can’ın yanına ya da anneannemlere gidiyorum onlar hep başka bir dünya, başka bir atmosfer benim için. Anneannem hep tarhana yapardı ve sen tarhana kokulu evin çocuğusun derdi, bunu hiç unutmam.”
STİLİMDE PEMBE RENGE YER YOK!
“Bazen çok renkliyim ama mesela pembeyi sevmiyorum. Bunu artık biliyorum, kendi stilimin içinde pembe yok: ne pembe bir allık, ne pembe bir ruj, ne de pembe bir far. Hiç pembeler yok ama sarı var, turuncu var moduma göre çok değişiyor benim tarzım. Geçenlerde şort, üstüne gökkuşaklı bir tişört, üstüne de bol bir gömlek giymiştim sonra çıkarttım hepsini saçma sapan yeşil bir etek giydim, kafama uyku gözlüğü taktım ve provadan eve öyle gittim.”
AŞIK OLDUĞUMDA SAÇMALIYORUM
Aşık olduğumda biraz saçmalıyorum. Kütahya’da olduğum dönemde çok beğendiğim biri benim için oraya gelmişti. Hiç konuşmadık. Bana gideyim mi dedi git dedim. Sonra da karla kaplı yollarda 2,5 saat yürüyüp pişmanlıkla onu düşünmüştüm. Garip biri oluyorum yani. mesela deneyimlerde de uzun uzun yürüyorum: yaptığım herhangi birşeyde uzun süre donup kalıyorsam aşık olduğumu anlıyorum.
BAZEN KİMLİKSİZ OLMAK İSTİYORUM
“Benim hayatımda önemli bir an olduğunu düşündüğüm bir şey var. Okulda okurken palyaçoluk yaptım ve süs balon yapmayı öğrendim. O dönem Ankara’nın bütün köylerinde dolaşıp çocuklara palyaço makyajı falan yapıyordum. Bu mesela geriye bakıp düşündüğümde benim hayatımla ve kariyerimle alakalı güzel bir nokta. Hani bazen böyle kimliksiz olmak istersin ya Ankara’da yine arkadaşlarımla bir araya gelip kocaman kırmızı burnumu takıp, bir Avm’de palyaçoluk yapmak istiyorum.” ♦