Kendi olmanın” paha biçilmez güzelliğinden söz ederken cesareti gözlerinden okuyabildiğiniz, yetenekli ve güzel bir kadın Songül Öden. Eylül sonu vizyona giren Rüzgarda Salınan Nilüfer ve Ekim sonu vizyona girecek Ekşi Elmalar ile seyirciyle buluşacak olan başarılı isim, canlandırdığı farklı karakterleri düşünürken bile heyecanlandığını belli ediyor. Yeni sezonda izleyici heyecanlı ve hareketli bir süreç bekliyor.
Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı? Diyarbakır-Ankara-İstanbul serüveninizde en değerlisi hangi yer oldu?
Her şey Ankara’da başladı. Öğrendiğim deneyimlediğim her şeyin başkenti Ankara benim için. Önce Hacettepe üniversitesinde yarı zamanlı şan okudum. Ankara sanat tiyatrosunda kursiyer olduktan sonrada Ankara üniversitesi tiyatro bölümüne girdim. Sonra Devlet tiyatrosu sınavındaki kurada Diyarbakır çıktı ve oraya gittim. Ve kariyerimin farkındalığımın şekillendiği aşık olduğum şehir İstanbul.Ankara Diyarbakır ve İstanbul benim adıma denk düşer. En yakın arkadaşlarım benim onlar…
“Gümüş” dizisi hala herkes tarafından çok beğeniliyor, çok konuşuluyor sizce başarısının sırrı neydi, sonra neler yaptınız?
Samimiyet, komşu kardeş coğrafyaların (Ortadoğu, Balkanlar, Türki Cumhuriyetler) bizimle ilişkilendirmeleri kendilerini … Senaryonun içinde kendi kültürlerine ait benzerlikler bulmaları ve canım İstanbul görüntüleri belki de. Gümüş televizyon kariyerimin başlangıcıydı, sonrasında çok güzel uzun soluklu projeler devam etti televizyonda. Filmler ve tiyatro devam etti. Televizyon seyircisiyle tnaışmam adına bir başlangıçtı. Efektinin bu kadar güçlü olacağını ve yıllar sonra bile böyle bir soru geleceğini kim bilebilirdi ki.
Oyunculukla ilgili hedeflerinize tam olarak ulaştım diyebilir misiniz?
Mesleğim benim için bir hedef olmaktan ziyade sürecinin nasıl gittiği önemli benim için. Galiba hayat içinde aynısını düşünüyorum artık. Anda kalmaya gayret gösteriyorum.
Sonuç odaklı olmak çok hırpalayıcı. Süreç ile iletişimimi kesmemek daha verimli oluyor her açıdan benim için.. Kendi karakter özelliklerinde sevdikleriniz ve sevmedikleriniz neler?
Unutkan oluşum bazen hayatımı zorlaştırıyor. Yaptığım mesleğe rağmen utangaç oluşum. Mesleğimin de geliştirdiği empati kurabilme adetim kolaylık sağlayabiliyor hayatımda. Tiyatro- sinema – dizi sektörü desek sıralamanız nasıl olurdu
Tiyatro mesleğimle ilgili her şeyi ilk öğrenmeye ve deneyimlemeye başladığım yer ve canlı bir performans olması onu her zaman biricik kılıyor kuşkusuz sinema ise kalıcılık zamana meydan okumak hayatı yorumlamanın anlatmanın en şiirli yolu. Televizyon ise her kesimin evine destursuz giren güçlü bir silah. Hepsinin etki gücü çok kuvvetli kuşkusuz..
Çocukluk hayalleriniz e ulaştığınızı düşünüyor musunuz?
Çocukken sokakların evlerin içi gibi tertemiz olmasını hayal ederdim. Benim hala umudum var. Ütopik ama çocukluk hayali işte. Daha gerçekleşmeyen çocukluk hayallerim de var, bekliyorum
Dinlenmek senin için ne yapmaktır?
Çıplak ayakla toprağa basıp denize bakmak hiçbir şey düşünmeden.
Modayı takip eder misin?
Evet ederim. Fakat koyu bir takipçisi değilim yeni giyinme alışkanlıklarının dönem içinde geçişleri renk seçimleri dikkatimi çeker ama..
Türkiye’den ve dünyadan takip ettiğin modacı ve tasarımcılar kimler?
Türkiye’de hem kendilerini hem işlerini sevdiğim Closh var. Nihan Peker, Zeynep Tosun,Özlem Süer. Elie Saab, Ulyana Sergenko, Chanel ise tüm zamanların kraliçesi benim için…
Giyim tarzın hakkında tek cümle kuracak olsan bu ne olurdu?
Rahat hissetmek..
Vazgeçemediğin takıntılı olduğun giysi ya da aksesuar var mı?
Vazgeçemeyeceğim bir giysim ya da aksesuarım yok… Sahip olduğumuz her şeyi bırakıp gittiğimiz başka bir alem gerçeği varken, insanın kendine kurduğu en büyük tuzak eşyalara bağımlı olması olsa gerek. Aslında insanlara ya da eşyalara bağımlı olmayı sevmiyorum, bağlılık daha güzel.
Nasıl alışveriş yaparsın, ikinci fikre ihtiyaç duyar mısın?
Alışveriş yaparken denemekten hiç hoşlanmadığım için hep sıkıntı yaşarım. Kardeşimle fiziklerimiz benzediği için hep onu tavlayıp alışverişe çıkarıp konu mankeni yaparım. Fakat kendisi çok gönüllü tavlanır zira alışverişi çok sever.
Hayatta giymem dediğin bir şey var mı?
Giymem demeye korktuğum bir şey var doğrusu.çünkü mesleğim gereği hiç ummadığım şeyleri giyebiliyorum bazen…umarım zorunda kalmam.leopar desenli her şey benden uzak olsun.
Hem kendi adına, hem de karşı cins adına güzelliği nasıl tanımlarsın?
Kendin olmak. Paha biçilmez bir güzellik bence cesaret işi. Cesaret de güzelliğin tanımlarından biri. Güzellik sırlarınız var mıdır?
Mesela Hindistan cevizi yağı yeni keşfettiğim bir şey, hem yemeklerde kullanıyorum ve artık ondan başka vücut kremi kullanmıyorum. Günlük hayatta elimden geldiğince az makyaj yapıyorum, cilt temizliğine önem veriyorum.
Aşk mı sevgi mi para mı, hep sorulur ya sizin ilişkilerinizde en çok dikkat ettiğiniz nedir?
Sevgiden aşktan yaratılmışız. Tabii ki aksi eşyanın tabiatına aykırı. Maddenin kölesi olduğumuzda yine manaya ulaşmak için dünyaları harcıyoruz. Beyhude bir çaba bu. Tabii ki sevgi elbette aşk..
Seni ne baştan çıkarır?
Sahicilik. Bütün samimiyetinle kendin kalabilme cesareti ve hangi işi yapıyorsan tutkuyla yapabilme hali..
Hayatla ilgili aklınıza gelen ilk 3 şey ne olurdu?
Sevmek ,acı, umut.
Şu an olduğunuz kadından memnun musunuz?
Evet, aramız hiç fena değil. Zaman zaman kadınları hormonlarının yönettiği gerçeğini unutmamak gerekir. O anlarda bir ben var benden içeri durumu da oluyor tabii.
Erkeklerde giyimde çekici ve itici bulduğun detaylar neler?
Bazen modanın emrettiği her şeyi yapıp çok kalabalık görünüyorlar…karakteristik olan gölgeleniyor.. yapay geliyor bu bana. saat ve temiz görünümlü el bir erkeğe çok yakışıyor..
Bir erkekte ilk olarak ne ilgini çeker?
Gülüşü.
Aşık olduğunu nasıl anlarsın?
Bilmiyorum, analiz etmedim. Zaten akın en güzel yanı farkında olmadan her şeyin başlaması galiba.
Şu sıralar gündeminin birinci sırasında ne var?
Uzun bir süredir öykü yazıyorum. Zaman zaman cesaretsizliğime tembelliğim eşlik ediyor ve bu konuyu ihmal ediyorum. Fakat arkadaşlarımın da desteği ve baskısıyla öykülerimi tamamlamaya çalışıyorum.
Senin hakkında bilmediğimiz, pek ön plana çıkmayan bir şeylerden söz edebilir misin?
Arkada saklı kalanlar iyidir…kalsınlar orda..
Senin için şahane bir tatil rotası nerede başlar, nerede biter?
Gerçekten seyahat ettiğimde bütün yüklerimin azaldığını hissediyorum. farklı yerler görmek beni çok heyecanlandırıyor…Nerde başlayıp bittiği duruma göre hep değişir. İtalya’yı çok seviyorum, Amerika
keşfedileli uzun bir zaman oldu ama ben bu sene keşfettim ve galiba oradaki yolculuğum biraz daha devam edecek.
Son olarak gündemindeki projelerden kısaca bahsedebilir misiniz, filminiz vizyona giriyor,nasıl bir çalışma oldu, kimlerle çalıştınız?
Rüzgarda Salınan Nilüfer filmi 23 eylülde vizyona girdi. Bu fim, maddi olarak birçok şeye ulaşabilen bir çiftin, manevi gerçekliklerinden temel olarak olarak kendilerinden ne denli uzakta olduklarını anlatan içinde durum komedilerini de barındıran sert bir film. Seyircinin kendi ilişkilerini, gözden geçirip tartışacağı rahatsız edici bir yanı var. Bugünün dünyasına ve insanın kendine dürüst olmama haline söylediği çok şey var. Ve 28 ekimde ise Ekşi Elmalar seyirci ile buluşacak. Yılmaz Erdoğan’ın kaleme aldığı, kendi aile hikayesini Hakkari’nin siyasal iklimi ile buluşturan komik, dokunaklı, bir hikaye. Aynı zamanda ironik bir unutma hikayesi. Rüzagarda Salınan Nilüfer’de ilk defa bir anti kahraman rolü oynadım. Ekşi Elmamalar’daki Türkan karakterinde ise seyircinin sempati duyacağına inandığım bir rolü canlandırdım. Birbirinden farklı iki zıt karakteri, canlandırdığım için kendimi şanslı hissediyorum. Çünkü her zaman özellikle kadın rolleri için sinemamızda farklı kompozisyonlar çizmek mümkün olmuyor. İki işimin de seyirci ile buluşmasını dilerim. Birbirinden çok farklı karakterleri çok farklı coğrafyalarda çektik. iyi seyirler herkese… ♦
Beni en çok sahicilik baştan çıkartır.