Konuştuğu moda dili çok gerçek, çok samimi. Zira anlattığı hikayede yaşıyor. Tod’s kadın koleksiyonları kreatif direktörü Alessandra Facchinetti, moda dünyası tarafından sıcak bir merhabayla karşılandı. İkonik çanta ve ayakkabılarıyla bilinen ve bu ilk hazırgiyim koleksiyonuyla sezona iddialı giren Tod’s’da yeni devir ona emanet. Zeynep Yapar Alessandra Facchinetti’yle Milano’da konuştu.
PolonyalI süpermodel Magdalena Frackowiak ahşap merdivenlerden inmeye başladığında salonda sessizlik vardı. Önce zil çaldı. Sonra kapı vuruldu. Ve aralanan kapıdan insan sesleri sızdı; belli ki ortam epey kalabalıktı. 41 yaşındaki İtalyan tasarımcı Alessandra Facchinetti’nin Tod’s evindeki ilk şovu böyle başladı; daha iyi bir “merhaba” olamazdı.
Tod’s kadın koleksiyonları kreatif direktörlüğüne getirildiği geçtiğimiz yıl Şubat ayında açıklanan Facchinetti, podyuma 29 kombinasyon yolladı. Ve ertesi günden itibaren yazılanlar gösterdi ki, moda dünyasının Alessandra’ya merhaba’sı da bir o kadar sıcaktı. Bir-iki yorumu paylaşmak istiyorum:
“Alessandra Facchinetti, zamanla Stella McCartney, Clare Waight Keller ya da Phoebe Philo gibi kuşağının sözcülerinden biri olabilir. Tasarladığı mokasenlerin izleyicisinde yarattığı etki, kesinlikle bu yönde olduğunu gösterdi.” Moda eleştirmeni Sarah Mower.
“Alessandra’mn zorlu görevi, saygın bir aksesuar markasını podyumda güçlü bir modaevine dönüştürmekti. Görev ‘çoktan’ tamamlandı.” Vogue Amerika moda haberleri direktörü Mark Holgate.
“Bahse girerim ki, kalabalıktaki yüksek profilli davetlilerin tümü podyumdan hızla geçen çift düğmeli takımı, o an giydikleriyle memnuniyetle takas ederdi. Dürüst olalım hanımlar, Milano’daki kaç şov için bu söz konusu olabilir?” Style.com sorumlu editörü Nicole Phelps.
Anlattığı hikayeyi yaşıyor
Üzerinde Tod’sİlkbahar/Yaz koleksiyonu için tasarladığı kireç grisi deri bir takım var. îçine giydiği gömleğinin yakasını havaya kaldırmış. Yüzünde yok denecek kadar az makyaj var; tek dikkat çeken, büyük mavi gözlerinin siyah çerçevesi.
41 yaşındaki bu güzel kadın, belli ki kendi tasarımlarının baş müşterisi. Podyumda anlattığı hikayeyi kendi zaten yaşıyor. Konuştuğu moda dili bu yüzden çok gerçek, bu yüzden samimi.
Yukarıdaki yorumları hatırlatıyorum ve böylesine bir tepki bekleyip beklemediğini soruyorum: Önce yüzü kızarıyor, sonra bakışlarını kaçırıyor. Ardından bir bitki çayı söylüyor. İtiraf etmeliyim, sustukça ona kanım kaynıyor. Mütevazı. “Dürüst olmak gerekirse hiç beklemedim” diyor. “Herkesi memnun etmek neredeyse imkansız. Umarım gelecek koleksiyonu da beğenirler.” İlk koleksiyon böylesine alkış koparınca, haliyle İkincisi için bir tedirginlik sarar insanı… Yukarıda kalmak, en az yukarıya çıkmak kadar zor. Bunu saklamamak da, bir başka samimi hal.
Tod’s’un CEO’su Diego Della Valle, Alessandra’nm gelişinden bir önceki yıl modaevinden ayrılan Derek Lam’ın yerine İtalyan mirasına sahip çıkacak yeni tasarımcısını aramaya başladı. Derek Lam, Tod’s için trençkot gibi dışgiyim parçalarına odaklanan, az adetli kapsül koleksiyonlar tasarlıyordu. İtalyan mirasını devralacak İtalyan tasarımcısını bulan Della Valle, göreve başladığında Alessandra’ya şunu öğütlemiş: “Bu evde güzel şeyler yapmasını biliyoruz. Tod’s klasiklerine sahip çıkarak kendi önsezilerini ve stil kodlarını hamura kat, zamansız parçalar üzerine yoğunlaş.” Facchinetti’nin tasarladığı Italian Set, modaevinin tam teşekküllü ilk koleksiyonu. Giysilerden başlayalım: “Deriyi koton gibi kullanmak istedim” diyor, Alessandra. “Deri, kullanım kuralları olan, dikişinden bitişine özel muamele isteyen bir materyal. Ben bunun dışına çıkmak, yeni bir işleyiş Tod’sİlkbahar/Yaz koleksiyonunun adı Italian Set. Konfor ve pratikliğine rağmen lüks hissi ve sofistike tavrından ödün vermeyen bu koleksiyon, blok renkler ve grafik öğelerle zenginleştirildi.
geliştirmek istedim. Tod’s’un yıllardır mucizeler yarattığı bu materyal benim çıkış noktamdı ve üzerinde çalışacağım sezon ilkbahar/yaz’dı. Deri olabildiğince hafif olmalı, bazı tasarımlarda ağırlığını koruyacaksa da ultra yumuşak kalmalıydı.”
Üzerine giydiği truvakar kol deri bluzun gömlekle birlikte dirseğine kadar sıyırdığı kolları hemen gözüme çarptı. Gerçekten de kağıt gibi, incecik, oturduğunuzda kalıp gibi durmayan, katladığınızda kalınlaşmayan bir deri. Koleksiyondaki incecik ceketler, pudra pembesi tek omuzlu bir gece-gündüz elbisesi, yüksek belli kloş etekler, grafik desen ve renk bloklarıyla tasarlanan kalem etekler, Alessandra Facchinetti’nin deriden eriştiği bu ipeksi dokudan tasarlandı. Facchinetti, deriyle kombine ettiği koton kumaşın DNA’sıyla da oynadı. “Deriyi koton gibi işlemeyi hedeflerken, kotonu da derinin dokusuna yaklaştırmak istedim. Çift kat ve zengin. Böylece bir araya geldiklerinde birbirlerine daha yakın duracaklardı. Amacım, aradaki doku farkını belli belirsiz bir seviyeye çekmekti.” Ve sonuç: Tüm teknik altyapısına rağmen kesinlikle ağır durmayan, cool, zeki ve tüm yalınlığına rağmen kadınsılığını koruyan parçalar. Şarap ve beyaz, kiremit tonları, gök mavisi, soğuk durmayan bir gri ve Alessandra’nın favorisi pudra rengi. Tasarımcının renk paletinde kullandığı kontrast duolar, grafik yaklaşımı daha da öne çıkarıyor. Ve tasarımların olgun-oturaklı tavrına rağmen verdiği sportif his, bu grafik yaklaşımdan kaynaklanıyor. Günlük giyimi merkez alan koleksiyon, lüks materyallerin elegan duruşunu koruyarak gece-gündüz giyimi arasındaki çizgiyi silikleştiriyor. Anahtar kelimeler: Konfor ve kullanışlılık.
Kreatif direktör Facchinetti’nin Tod’s evindeki ofisi. Milanolu Dimore Studio tasarımı lamba ve yeşil kadife koltuk, tasarımcının evinden taşıdığı kişisel koleksiyonundan. Gülkurusu kadife koltuklarsa vintage Ezio Longni.
Deriyi kolon gibi işlemeyi hedeflerken, kotonu da derinin dokusuna yaklaştırmak istedim.
Çift kat ve zengin. Böylece bir araya geldiklerinde birbirlerine daha yakın duracaklardı. Amacım, aradaki doku farkını belli belirsiz bir seviyeye çekmekti.
Alessandra Facchinetti