PARDON, BURCUNUZ?
Tipik Kova burcu erkeği: Karizmatik, tutkulu ve başarı odaklı.
13 yaşındayken İngiltere’nin en eski ve elit okullarından 1440 yılında Kral IV. Henry tarafından açılan Eton College’de yatılı okumaya başladı. Okulun mezunları arasında yazarlar, kraliyet ailesi mensupları, bilim insanları ve siyasetçiler var.
Üniversite eğitimine Cambridge’de devam etti ve klasik edebiyat okudu.
Royal Academy of Dramatic Art ta oyunculuk eğitimi aldı.
UNICEF gönüllüsü. Londra merkezli ve çocuklara yönelik hayır işleriyle ilgilenen Thomas Coram Vakfıyla çalıştı. Üç yıl önce Gine’de kadın ve çocuklarla ilgili açlıkla mücadele projesinde çalıştı.
Kız kardeşi Emma da kendisi gibi oyuncu. Ablası gazeteci ve Hindistan’da yaşıyor.
yapımı (çizgi roman ve aslında mitolojideki yıldırım tanrısı) süper kahraman “Thor” filmini de es geçmeyelim.’de, yani seneye üçüncüsü gösterime girecek bu seride/filmde Loki’yi canlandıran Tom Hiddleston aynı yıl (2011), Rachel Weisz’le birlikte “The Deep Blue Sea” (Aşkın Karanlık Yüzü) adlı İngiliz yapımı, savaş sonrası İngiltere’sinde geçen bir hikayenin anlatıldığı dram/romantik filmde başroldeydi., kariyerinde önemli bir kilometre taşı. Aynı sene Woody Allen’ın “Midnight in Paris” (Paris’te Gece Yarısı) adlı filminde ünlü Amerikalı roman ve kısa öykü yazarı F. Scott Fitzgerald’ı canlandırmıştı.yılında gösterime giren “The Avengers” (Yenilmezler) filminde de dikkatleri üzerine çektiğini hatırlatmalıyız.
ÇOK TEŞEKKÜRLER, ÖZÜR DİLERİM…
Oyunculuğa 2001’de başladığı düşünülürse Tom’un aynı zamanda çok sabırlı bir insan olduğunu kabul etmeliyiz. Peki hakkında başka neler öğrendik? İsmi anıldığında herkesin ağız birliği yapmışçasına bir çırpıda söylediğini tekrarlayalım: Gülüşü, ses tonu ve aksanı çok hoş! En çok kullandığı kelimeler “çok teşekkürler” ve “özür dilerim” (Randevusuna beş dakika gecikse defalarca özür dileyen ve buna üzülen bir insan). Konuşurken karşısındakinin gözlerine bakıyor, pür-dikkat dinliyor. Kibar, nezakete inanan, centilmen, bu konuda “türünün son örneklerinden biri” olarak tanımlanacak kadar özel biri. Sade şıklığı, yani stiliyle de epey övgü topluyor. Panto-lon-ceket takım giymeyi, kravat takmayı, “jilet gibi” görünmeyi seviyor. Konuşurken Shakespeare veya Ingiliz edebiyatının diğer önemli yazarlarından alıntı yapmayı seven bir edebiyat aşığı.
KEDİSİ DE VARSA, TAMAM!
Çok iyi taklit yapıyor (mesela Al Pa-cino taklidi meşhur). James Bond denince şu sıra ismi sık telaffuz ediliyor. Hafızası çok kuvvetli, tüm eski repliklerini hemen söyleyebiliyor. Spor programı ve spor şampiyonalarını izlemeye bayılıyor, ülkesini temsil eden sporcuların ödül törenlerini izlerken her seferinde gözleri doluyor.
Kedisi var, adı Bentley! insanların kendisini filmde, dizide veya tiyatro oyunlarında “izlemeye zahmet etmesini” çok özel buluyor; buna hayret eden, bunun için müteşekkir olduğunu her fırsatta yenileyen mütevazı bir oyuncu. Işi konusunda tutkulu, setteki herkesin motivasyon kaynağı. Film endüstrisinde kadınların erkeklerle eşit paralar kazanması gerektiğini savunan ve kendi deyimiyle “doğuştan feminist” biri. Londra Chalk Farm’da “normal” bir yaşam sürdürüyor… Tabii buraya bir parantez açmak lazım: Dünyayı turlamadığı zamanlarda Londra’da sıradan bir yaşam sürdürmekte ısrarlı demeliyiz. Çünkü Taylor Swift’le flört etmeye başladığı günden beri bir gün sette, ertesi gün Sydney Avustralya’da ya da sevgilisinin kankalarıyla Amerika’daki evinde verdiği partide ve tabii ki bir paparazzi ordusu sürekli peşinde (yani peşlerinde).
Benden duymuş olmayın da durum ciddi görünüyor (deyim yerindeyse “Hollywood aşkları” onlar. Ya da daha doğrusu, söz konusu şıpsevdi Taylor Swift, artık bu “ciddi” ne demekse). Tom Hiddleston galiba çok aşık ki sevgilisini hemen annesiyle tanıştırdı, İngiltere’de ağırladı. Umarız şıpsevdi ve ayrıldığı her sevgilisini şarkı sözleriyle rezil kepaze etmekten çekinmeyen kinci Taylor “son İngiliz centilmen “in kalbini kırmaz!
AŞIK ÇOCUK TOM
Geçen temmuzdan beri birlikte olan Taylor Swift ve Tom Hiddleston işleri dışındaki tüm zamanı birlikte geçiriyor, dünyayı turluyor. Bugünlerde herkesin dilindeki ilişkinin hangi yönde gelişeceğini merak ediyoruz.