Bir kayıp sanat olarak doğanın işaretlerini okumak… Kendini ‘doğa seyrüsefercisi’ sıfatıyla tanıtan İngiliz yazar Tristan Gooley bu sanatın sanatçısı işte… İki yıl ewel yayımladığı kitabı The Lost Art of Reading Nature’s Signs’ta da neleri kaybettiğimizi (ve onları tekrar nasıl keşfedebileceğimizi) detaylarıyla anlatıyor.
Neleri kaybetmişiz bir bakalım… Doğadaki ipuçlarını kullanarak yolumuzu bulmak, havanın nasıl döneceğini tahmin etmek, su kaynaklarının yerini saptamak, hayvanları takip etmek vs… Daha ne olsun? Bu pratik bilgilerin elbette erkekkadın ayırmadan herkese faydası var ama ‘kaybedilen’ bir şeyden söz ediyorsunuz madem, bu mağlubiyeti ewela bin yıllar boyu dışarıda olmakla, avlanmakla, eve et ve ekmek götürmekle övünen erkeklerin hanesine yazmak lazım. Bunlar DNA’da vardı.
Dahası, ‘ideal’ erkek, ideal insan olma yolunda, doğada nasıl davranacağını bilmek de lazım zaten. Hatta şimdi seyahatlerimizde ‘az bilinen yol’a, ücra coğrafyalara her zamankinden fazla saptığımız için bu bilgiler ziyadesiyle faydalı.
Doğada nasıl davranmalı? Kulak kesilmeli, gözleri dört açmalı, burnu havaya dikmeli… Çünkü diyor ki Tristan Gooley, En ufak bir işaret, bulunduğunuz yer hakkında düşündüklerinizi çok değiştirecek.”
ÖRNEKLERLE GİDELİM:
Bir ağacı pusula olarak nasıl kullanabilirsiniz?
Birçok yolu var: en etkililerinden biri ’tik etkisi’. Ağaçların güney tarafında daha çok dal bulunur; yine güneydeki dallar yatay büyümeye meyilliyken, kuzey tarafındakiler daha diktir: bu şekilde ’tik atılmış’ gibi bir görüntü verirler.
Sadece yapraklara bakarak yönünüzü tayin edebilir misiniz? Kuzeye bakan yapraklar güneye bakanlara göre daha büyük ve koyudur.
Gökkuşağının renklerinde hangi sırlar gizli?
Size havanın iyiye mi kötüye mi gideceğini gökkuşağı nasıl anlatır? Çok kısa ve özlü bir bilgi verelim: Bir gökkuşağında kırmızı hakimse büyük yağmura hazırlanın.
Bulutları gerçekten anlıyor musunuz?
Örneğin genelde dost canlısı görünen kümülüs bulutlarının, yola çıkıyorsanız sizin için pek iyi niyetli sayılmayacak birtakım yakın arkadaşları vardır: Kümülüs kongestus ve kümülüs kastellanus. Tatlı, şirin bir koyun gibi görünen bu bulutlar, giderek büyüyorsa durum ciddiye dönmüş olabilir. Mevzuyu anlamak için bulutların üst ve alt kısımlarına bakın: aşağısı düz, üstü karnabahar gibiyse sorun yok: üstü ufak altı şişkinse kamp yapma planınızı bir süreliğine gözden geçirin: yağmur geliyor.
Yıldızlarla yön tayin ediliyor tamam da; onlara bakarak zamanı da öğrenmek mümkün mü?
Evet. Büyük Ayı ve Kutup Yıldızı’nı kullanarak kendinize bir yıldız saati kurabiliyorsunuz.
Peki Ay’a bakarak yönümüzü bulabiliyor muyuz? Bunun birçok yolu var; biri şu: Kuzey yarımküredeyseniz, hilalin iki ucunu birleştirip, ufkunuza çektiğiniz hayali çizgi kabaca güneyi gösterir. Bir başkası: Dolunay o günkü gün batımının tam aksi yönde doğar.
Hayvanların hareketlerini nasıl yorumlamalı?
Elbette mantığımızı kullanarak. Örneğin kuşların bir ağaçtan havalanma yönü, o ağaca yaklaşan başka canlıların tam zıddını gösterir; bu basit. Ama esas kuşları dinleyerek o ortamda neler döndüğünü ya da döneceğini anlayabiliriz. Kuşlar haberleşir; her ötüşleri bir nevi konuşmadır. Yakınlarda bir yırtıcı olduğunu da onlardan öğrenebilirsiniz, havanın değişeceğini de. Bahçenizde bulacağınız daha tanıdık türlerin sesleri dikleşiyorsa en azından onlar adına bir tehlike var demektir. Kızılgerdanın ’tıktıktıktıktık’ diye giden ötüşü, saksağanın makineli tüfek gibi ’rakarakarakararak’ı birer alarm zilidir.