Kış kapıda olsa da renkli kozmetik ürünleri içimizi ısıtmaya, yüzümüze renk vermeye devam ediyor. Yepyeni koleksiyonlar, farklı dokular, renkler bu ay da makyajdan vazgeçemeyenleri bekliyor.
Cildimiz de vücudumuzun geri kalanı gibi minik canlı yapılardan, yani hücrelerden oluşuyor. Bu hücreler iş birliği yaparak cildimizin güzel, canlı ve parlak görünmesi için çalışıyor. Cildi oluşturan farklı tipteki hücrelerin görevleri de birbirinden farklı: Örneğin keratinositler, lipid ve keratin maddelerini üreterek ciltteki suyun cilt yüzeyinden buharlaşıp uçmasını engelliyor. Bu hücreler işini iyi yapamaz hale gelirse cilt nemini kaybetmeye başlıyor, canlılığını yitiriyor. Melanosit adını verdiğimiz bir diğer hücre grubuysa cilde rengini veren pigmentlerin üretiminden sorumlu. Bu hücreler iyi çalışmazsa hem daha az pigment üretiliyor hem de üretilen pigmentler kötü bir dağılım gösterdiğinden açıklı koyulu, lekeli bir cilt ortaya çıkıyor.Cildin biraz daha alt katmanında bulunan fibroblastlar ise genç kalmamız konusunda çok ciddi bir sorumluluğa sahip. Bu hücreler kolajen, elastin, GAG gibi önemli proteinlerin üretimini gerçekleştiriyor. Hücre iyi çalışmazsa protein üretimi azalıyor ve üretilen proteinlerin kalitesi düşüyor. Daha az ve kalitesiz proteinler, daha ince ve deformasyona daha açık bir cilt demek. Bu da her yaptığımız mimiğin suratımızda asılı kalması, yani o hoşlanmadığımız çizgilerin yüzümüze yerleşmesi demek…
Peki bu hücrelerin iyi çalışmasına engel olan şey ne?
Tabi ki geçen zaman ve içinde bulunduğumuz koşullar. Hücrelerimiz gece gündüz hiç durmadan çalışmaya devam ediyor. Stres, yorgunluk gibi iç faktörler; hava kirliliği, yeme alışkanlıkları, güneş gibi dış faktörler hücrenin beyni olarak adlandırabileceğimiz bilgi bankasına, DNA’ya zarar veriyor. Oluşan zararların (mutasyonların) zamanla birikmesi sonucu hücrelerin çalışmalarında aksaklıklar baş gösteriyor. Bu aksaklıkların bir nedeni de hücrenin eskisi kadar enerjik olamaması ve yavaşlaması. Örneğin elastin, kolajen gibi proteinlerin üretimini azaltıyor.
Yaşlanma karşıtı bakımda yeni bir adım.
Anti-aging bakım olarak da bilinen yaşlanma karşıtı bakım pek çok farklı sorunun hedef alındığı ve pek çok içeriğin, yöntemin kullanıldığı, araştırmaların ve gelişmelerin tüm hızıyla devam ettiği bir segment.
Tekrarlanan mimiklerin yüzümüzde bıraktığı izlerin yanı sıra sıkılık kaybı, lekeler, yoğunluk kaybı gibi problemlere de etkili çözümler sunuluyor. Elastin ve kolajen gibi cilt proteinlerine odaklanan çözümler kırışıklıklarla savaşırken global anti-aging diye ayrışan çözümler sorunun başlangıcına inerek daha köklü bir etki sağlıyor. Hücrelerin enerji üretim mekanizmasını koruyan ve onaran çözüm önerileri de global anti-aging 4V çözümlerinden sayılabilir. Enerji mekanizmalarını destekleyen ürünler direkt kırışıklıklarla savaşmıyor. Kırışıklıkların oluşmasına zemin hazırlayan problemleri ortadan kaldırmaya çalışıyor. ürün seçimini nasıl yapmalıyım?
Yöntemler, ürünler bu kadar fazla olunca seçim yapmak da zorlaşıyor. Bu noktada cilt yaşına göre bir anti-kırışıklık kremi seçmek ve bunu global anti-aging krem ile desteklemek iyi bir seçenek…Cilt yaşınızı belirlemek içinse birkaç küçük gözleme ihtiyacınız var. Hele ki ayna karşısında vakit geçirmekten hoşlanıyorsanız sizin için çok kolay bir iş.
•İlk mimik çizgileri: Gülüyorsunuz dudaklarınızın kenarı kıvrım kıvrım oluyor, eski halinize dönüyorsunuz gülücükten eser yok. Kızıyorsunuz, kaşlarınızın arasında bir çizgi beliriyor, eski halinize dönüyorsunuz, pürüzsüz. Ama bazı zamanlar oluyor ki belli belirsiz bir ince çizgi görür gibi oluyorsunuz alnınızda. Yani çizgiler henüz yüzünüze yerleşmemiş ama eli kulağında. İlk anti-aging kreminizi kullanma zamanınız gelmiş demek. •Yerleşik mimik çizgileri ve sıkılık kaybı: Şu an hiç sinirli değilsiniz ama kaşlarınızın arasındaki çizginin umrunda değil, öylece duruyor orada. Gülmüyorsunuz ama çok gülen biri olduğunuz daha uzaktan belli oluyor. Bu demek oluyor ki çizgiler yüzünüze yerleşmiş ve derinleşip büyümek için fırsat kolluyor. Bir de çizgiler yetmiyormuş gibi cildiniz diriliğini kaybetmeye başladı. Eskiden dokunup elinizi çektiğinizde anında kendini toparlayan cildiniz şimdi çok yavaş hareket ediyor, elastikiyetini kaybetti.
•Yoğunluk ve ışıltı kaybı: Bu aşamada cilt proteinleri o kadar azalıyor ki cilt yoğunluğunu kaybediyor. Eskiden elinize dolu dolu gelirken şimdi ince bir kumaş gibi. İncelmeyle birlikte çizgiler de derinleşti ve resmen oldukları yere sabitlendiler. Yaşlılık lekeleri de dediğimiz kahverengi lekeler oluşmaya başladı. Çok büyük bir ihtimalle bu dönem menopoz sonrasına denk geliyor. Cildinizin hangi aşamada olduğuna karar verdiyseniz eczanenize gidip en uygun ürünü alabilirsiniz. Ürününüzü alırken yağlı, normal, kuru cilt tiplerine özel hazırlanmış çeşitlerden uygun olanı seçmeyi unutmayın. Bu aşamada eczanede bulunan uzmanın görüşlerine de kulak verebilirsiniz.