‘Sürekli kendini beğenerek iş yapılmaz’
ZORLU PERFORMANS SANATLARI MERKEZI’NIN FAZIL SAY, KENAN DOĞULU GİBİ İSİMLERİN ALBÜMLERİNİ YAPTIKLARI SON TEKNOLOJİ KAYIT STÜDYOSUYKEN KAPILARINI TİYATROYA AÇTIĞI SAHNEDE SERGİLENEN ‘ORMANLARDAN HEMEN ÖNCEKİ GECE’NİN YÖNETMENLERİ OKAN URUN VE MELİS TEZKAN, KOLTES’İN OYUNUNU ANLATTI…
Soluksuz devam eden bir oyun… Nasıl karar verdiniz Koltes’in ‘Ormanlardan Hemen Önceki Gece’sine?
Okan Urun: Bir tek cümle yazıyor Koltes, virgüllerle birbirinden ayrılan… Dolayısıyla yazılış şekline hassasiyet gösterdiğiniz zaman, zaten ister istemez o tek bir cümleymiş duygusunu nasıl sahneye geçiririz, tek bir nefesmiş gibi nasıl sahneye geçiririz üzerinden yola çıktık aslında. Metni uzunca bir zamandır biliyorduk. Dünya tiyatro literatüründen önemli bir metin bu metin.
Rıza Kocaoğlu’yla tanışmanız nasıl oldu?
Okan Urun: Bir önceki oyunumuz Tatyana’ zamanında oldu. O zaman Rıza müsait değildi, birlikte çalışamadık. Tanıştığımız gün yanından aynldıktan bir saat sonra ‘Ormanlardan Hemen Önceki Gece’ metni Rızayla çok güzel olmaz mı diye bir düşünce belirdi kafamızda. Oyuncusunu bulması gereken bir metin bu. Oyuncunun bunu istemesi, sahiplenmesi, bütün bedeniyle bu duyguyu yaratması gereken bir oyun.
Size oyunla ilgili nasıl eleştiriler geliyor?
Melis Tezkan: Genelde güzel şeyler söylüyorlar.
Her ne kadar 70’lerin sonunda yazılmış bir metin de olsa, çok bireyse! bir hikayeden de çıksa, ister istemez bugünün toplumlarıyla, dünyasıyla ve Türkiye toplumuyla bağlantılar da kurulabiliyor. Sahnedeki kişi, şu kişi veya bu kişi gibi gelmiyor, herkes gibi geliyor. O yüzden empati de kurulabiliyor. Genelde etkilenerek çıkıyor insanlar.
Rıza Kocaoğlu: Çıkınca rakı içmeye gitmek isteyenler de Tek kişilik bir oyun hazırlamak sizin için zor muydu?
Rıza Kocaoğlu: Onlar iki yönetmen birden! ikiye karşı birdik! Halimi düşünün (gülüyor). Çok yıprattılar beni!
Okan Urun: Yönetmen olarak Koltes’in metni Şekspir’in metninden daha zor değil aslında. Hatta daha az karmaşık. Bizim üçümüzün birlikte tercih ettiğimiz yorumlamayla ilgili bir şey. Bazı yerlerin altını kalın kalın çizmemek, o soluksuzluğu Rıza’nm bedeninde onun söyleyiş biçimiyle yaratmayı sahneye taşımak istedik biraz da. İlk başta seyirciyi zorlayan bir oyun. Alışma süreci oluyor. Metinle el ele tutuştuğu anda ise metin bitiyor. Bizim bir de şöyle deneyelim dediğimiz bir şeyi Rıza beğenmeyip olmaz dediği de oldu. Ama ertesi gün geldiğinde o istediğimizi en güzel şekliyle yaptı. Herkesin çok etkilendiği sahneler, mutlaka Rızanın önce kendisiyle kavga ettiği sahnelerdi. Bizimle kavgası pek olmadı ama öncelikle kendisiyle kavgası vardı ki bir oyuncu için bu çok iyi bir şeydir. Çünkü sürekli kendini beğenerek iş yapılamaz.
Melis Tezkan ve Okan Urun olarak Tiyatro ‘biriken’le yönetmenlik, sahne tasarımı ve video görevlerini siz üstlendiniz. Oyunu ilk sergilediğinizde nasıl bir heyecan içindeydiniz?
Rıza Kocaoğlu: Kalp krizinin eşiğindeydik. Melis Tezkan: Rejiyi beğenecekler mi, sahne tasarımını beğenecekler mi aklımızdan neler geçmiyordu ki… Acaba o nefesle beraber o dünyanın içine girebilecekler mi diye düşündük. Beğenilmek kaygısından öte, acaba ne hissettireceğiz kaygısı vardı.
Okan Urun: Biz’dan beri bu şekilde çalışıyoruz. Temizliği de yapıyoruz, bulaşığı da yıkıyoruz. Büyük bir heyecan vardı ilk gün. Koltes’in ruhu bizi izliyor mu bilmem, üzerimizde sorumluluk hissi vardı. Heyecandan öte tuhaf ama güzel bir sorumluluk hissiyle yaptık oyunu.